ÇİLEM ARTAN YALNIZ DEĞİLDİR: İFTİRALARA RAĞMEN UMUDU TAŞIMAYA DEVAM EDİYOR

6 Şubat sabahı yerle bir olan şehirlerin ortasında, bir avuç insan sessizce enkaz altından sadece beden değil, umut da çıkarmaya çalışıyordu. Onlardan biri de bir yardım deposu sorumlusu olarak görev yapan Çilem Artan’dı. Kimsesiz sandığımız anlarda, kimsesizlerin yanında duran bir isimdi o.Ama ne yazık ki 16 Temmuz 2025 günü, bu sessiz emek bir karalama kampanyasının hedefi haline geldi. Kimliği ve amacı belirsiz bir sosyal medya hesabı üzerinden, geçmişte disiplinsizlik nedeniyle görevine son verilmiş bir kişi tarafından başlatılan mesnetsiz iddialarla karalanmaya çalışıldı.Çilem Artan bu iftiralara cevabını sadece kelimelerle değil, onurlu bir geçmişin tanıklığıyla verdi. Açıklamasında, “Ne bir kuruş nakit kabul ettik, ne bir yardım kolisini kendi adımıza çevirdik” diyerek tüm sürecin şeffaflıkla yürütüldüğünü anlattı. Yardımların devlet kurumlarının bilgisi dahilinde, bağışçıların güveniyle ve gönüllülerin özverisiyle ulaştırıldığını belirtti.Sadece bir yardım görevlisi değil, bir halk vicdanı gibi konuştu:
“Hiçbir zaman hırsızlığa, yolsuzluğa izin vermedik. Bundan sonra da vermeyeceğiz.”

Bu açıklamanın ardından toplumun farklı kesimlerinden yükselen destek mesajları, aslında bir hakikati yeniden hatırlattı: Çilem Artan yalnız değildir.Çünkü onun emeğinde mezhep yoktu, kimlik yoktu, siyaset yoktu. Sadece insan vardı, sadece yara vardı, sadece iyilik… Ve o iyiliğe inanan binlerce insan, şimdi bu iftira kampanyasına karşı aynı cümlede buluşuyor: “İyilik yıkılmaz.”

Bugün Çilem Artan’a atılan iftiralar, sadece onun şahsına değil; bir depremzedenin son umudunu taşıyan iradeye, bir annenin çaresizliğine umut götüren çabaya, bir çocuğun gözündeki minnete yöneliktir.Ama biz biliyoruz:Bu topraklarda hâlâ vicdanlı insanlar var. Ve onlar için, Çilem Artan yalnız değildir.