CUMHUR İTTİFAKI ÜZERİNE
2002 seçimlerine birkaç ay kala Refah Partisi’nden kopan kadrolar, Recep Tayyip Erdoğan liderliğinde AK Parti’yi kurdular. Bugün 18 yıldır iktidarda kalma başarısını gösteren AK Parti’nin çok sayıda kurucusu ya partiden ayrıldı yada AK Parti’ye muhalefet yapmak için ayrı bir siyasi parti kurdu. Ahmet Davutoğlu ve Ali Babacan AK Parti’de Başbakanlık ve Bakanlık yapmış isimler. Şimdi kendi partilerini AK Parti’ye karşı örgütleme çabası içerisine girmiş bulunuyorlar. AK Parti’nin önemli kurucularından biri olan Abdullatif Şener de bugün CHP’de milletvekilliği görevini sürdürüyor.
AK Parti Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemini devreye sokmaya çalıştı bu konuda referandum yaptı. Türkiye halkı da Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemini referandumla kabul etti. AK Parti Genel Başkanı Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemini kurmak için MHP Lideri Devlet Bahçeli’nin desteğine ihtiyaç duydu ve Cumhur İttifakı böylece oluşmuş oldu.
Cumhur İttifakı’nın 15 Temmuz hain darbe girişimi sonrasında oluşmuş olması ayrı bir araştırma konusudur. Anadolu topraklarını parçalamaya yönelik 15 Temmuz hain darbe girişimi sadece Trakya da Vatikan misali bir devlet ön görüyordu. Bu butik devletin lideri ‘’Üst Aklın” yöntemiyle Fetö terör örgütünün lideri hain Fetullah Gülen olacaktı. Peki Anadolu toprakları kimlerin eline esir düşecekti, daha bu gerçeği net olarak anlamış değiliz.
Cumhur İttifakı Türkiye’nin siyaset omurgasını 15 Temmuz hain darbe girişiminden sonra ülkenin emperyal işgaline yönelik girişimleri açıkça görmesi üzerine siyaset çizgisini beka siyaseti üzerine kurmaya ve inşa etmeye başladı.İttifak liderleri bu tespitlerinde son derece haklıdırlar. Çünkü ülkemizi parçalamak isteyen emperyal üst akıl kendisine Fetö gibi kaleyi içten fethtetmek isteyen kale içinden bir iç düşman bulmuştu ve bu iç düşman 15 Temmuz hain darbe girişiminde devreye sokuldu. Anadolu topraklarının kan gölüne gelmesi uğruna girişilen hain darbe girişimi vatanseverlerin ve bu vatan toprakları uğruna canlarını feda edenlerin çok sert bir duvarına tosladı.
Tarih bu süreci sayfalarında altın harfler ile anacaktır. Tıpkı Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün Ulusal Kurtuluş Savaşı gibi, 15 Temmuz hain darbe girişimine halkın gösterdiği direnç tarihimizin sayfalarına altın harfler ile girecektir.
Cumhur İttifakı emperyal üst aklın ve onun taşeronu olan hain Fetö’nün Anadolu topraklarını parçalama projesi önünde dik duran bir siyasi anlayışın ürünüdür. Çünkü Türkiye ulusal kurtuluş savaşında olduğu gibi çok ciddi ve çok güçlü bir emperyal kuşatma ile karşı karşıyadır. Bu gerçeği göz ardı etmek at gözlüğü bağlamakla eş anlamlıdır.
Cumhur İttifakı’nın beka siyaset söylemini biraz abartılı bulanlar olabilir. Çünkü bu ülke ciddi bir beka sorunu ile karşı karşıya ise, siyaset dilini ve söylemini biraz daha yumuşak yapılması gerektiğine inananlar var. Cumhur İttifakı sözcüleri ülkenin beka sorunu gibi şeklinde ciddi bir tehlikeden bahsederken iç muhalefeti de beka tehlikesi karşısında yanlarına çekmek için çokta olumlu bir tavır ve söylem içerisinde oldukları söylenemez. Çünkü beka sorunu sadece iktidarı değil, muhalefet partilerin de ilgilendiren ciddi bir sorundur. Burada Millet İttifakı’na ‘’Zillet İttifakı’’şeklinde ağır suçlamalar da bulunmak beka söyleminin üzerini kalın bir kül tabakasıyla örttüğünü düşünüyorum.
Cumhur İttifakı’nın sürekli oy kaybettiğini ilan eden çok sayıda araştırma şirketi bulunuyor. Bu şirketlerin hangi çevrelerden beslendiğini bilmiyorum. Ama toplumu ciddi şekilde manipüle ettiklerini tahmin ediyorum. Son bir yıldır yayınlanan anketler doğru söylüyor ise Cumhur İttifakı’nın Meral Akşener ve partisinin desteğine ihtiyacı var. Zaten Meral Akşener’in Millet İttifakı ile Hdp’den dolayı ciddi bir kan uyuşmazlığı bulunuyor.