UZUN ÇARŞI’NIN TAŞ FIRINLARI!

Antakya’nın kalbi olarak nitelendirilen tarihi Uzun Çarşı’da asrın felaketinden sonra esnaf kısa bir süre sonra kepenklerini açtı. İşlerine kaldıkları yerden devam ederken bölgede esnaflık yapan Hataylılar geleceğe umutla baktıklarını ifade ettiler.Antakya mutfak kültüründe taş fırının yerinin her zaman özel olduğunu savunan Gastronomi uzmanları, “Antakyalılar her türlü yeniliğe açıktır ve ayak uydurmasını bilir ama taş fırından vazgeçmez. Bu bir kültür meselesidir” görüşünü ifade ettiler.Konuyla ilgili olarak görüşlerini bildiren Gastronomi uzmanları, Antakya mutfağının belki de en can alıcı yerinin pişirme teknikleri olduğunun altını çizdiler.Daha önceleri elektrikli ev aletleri olmadığı için eskiden her evin bir fırıncısı olduğuna dikkat çeken Gastronomi uzmanları, “Kaytaz böreği, oruk, lahmacun, taşta pişen katıklı ekmek gibi yemekler hazırlanır fırına gönderilirdi. Hazırlanan yemekler ne kadar güzel olursa olsun yanlış pişirildiği takdirde mahvolur. Bu sebeple ancak iyi bir fırıncı size iyi yemek çıkarır” dediler.Gastronomi şefleri, kasaplar ve fırınların çarşının ikiz kardeşi gibi çalıştıklarını belirterek; “Siz ne isterseniz onu hazırlar. Aynı şekilde lahmacun, tepsi kebabı veya kâğıtta kebap pişirilecekse kasabın da fırınla irtibatta olması gerekiyor çünkü fırın ısısıyla pişme süresi ve ürünün yemeğin çıkmasını sağlamak için birbirine bağlıdır. Hem kasap hem de fırıncı Antakya mutfağını tanımakla yükümlüdür” görüşünü belirttiler.Antakya taş fırınında pişen Antakya simidi ve pidenin her yerde aynı lezzette olmayacağını savunan Gastronomi uzmanları, “Bu iki lezzet de Antakya’ya özgü bir lezzet. Aynı lezzeti bir yerde tutturmak mümkün değil, havasından mı, suyundan mıdır? Bunu kimse yıllardır çözemedi. Başka şehirlerde çok denendi, ama olmadı, aynı kıvam yakalanmadı. O yüzden yıllar geçse de teknoloji de gelişse Antakyalılar taş fırından vazgeçmez, çünkü bu lezzeti başka yerlerde bulamayacaklarını çok iyi biliyorlar” diye konuştular.