İHD´den Mertcan raporu

İnsan Hakları Derneği (İHD) İskenderun Şubesi, kentte geçtiğimiz günlerde yaşanan ve Mehmet Y. adlı kişinin 6 yaşındaki oğlu Mertcan Y.´yi elektrik süpürgesinin borusuyla döverek ağır yaraladığı iddiası ve bu şiddet sonrası kaldırıldığı hastanedeki yaşamını yitirmesi olayına ilişkin rapor hazırladı

İHD´den Mertcan raporu

İnsan Hakları Derneği (İHD) İskenderun Şubesi, kentte geçtiğimiz günlerde yaşanan ve Mehmet Y. adlı kişinin 6 yaşındaki oğlu Mertcan Y.´yi elektrik süpürgesinin borusuyla döverek ağır yaraladığı iddiası ve bu şiddet sonrası kaldırıldığı hastanedeki yaşamını yitirmesi olayına ilişkin rapor hazırladı.
Oğluna uyguladığı şiddet sonrası tutuklanan baba Mehmet Y. İskenderun Sulh Ceza Hâkimliği´nce tutuklanarak cezaevine gönderilmişti.İHD İskenderun şube yönetimi adına açıklama yapan Ayten Kılınç, Mertcan Y.´nin ölümüne ilişkin yaptıkları açıklamada hazırlanacak raporu en kısa zamanda kamuoyu ile paylaşacaklarını ve olayın takipçisi olacaklarını ifade ettiklerini anımsattı. İHD şube binasında düzenlenen toplantıda konuşan Kılınç, “Yaptığımız görüşmeler ve gözlem sonucu kadına şiddetin her şeklini yaşamış iki kadın vardı. Mehmet Y. tarafından defalarca darp edilen eski eş ve Mertcan´ın babaannesinin hiçbir şikâyeti sonuç vermemiş. Boşanma davasında en önemli sebebin, şiddet olmasına rağmen, çocukların velayeti babaya verilmiştir. Anne, eski kocanın tehditlerinden korktuğu için velayeti istememiştir. Tutuklanan babanın, eşinden boşandığı, çocuklarının velayetini elinde bulundurduğu ve çocuğun daha öncesinden de şiddete uğradığı anlatılmıştır. Kendi ailesi yanında bakımı sağlanamayan, ailesi yanında olmasına karşın ihmal edilen, yoksulluktan dolayı sağlıklı gelişimi risk altında bulunan olumsuz yaşam koşullarında yaşamaya çalışan, buna karşılık korunma kararı bulunmayan, kamunun herhangi bir şekilde ilgi alanında olmayan çok sayıda çocuk bulunmaktadır. Gelişmiş bir ülkede tüm çocukların bakımı ve korunması kamunun ilgi alanında olmalı, kayıt altına alınmalı, denetlenmeli ve çocuklarına bakabilmeleri için ailelere, gereksinim duydukları her türlü destek sağlanmalıdır” değerlendirmesini yaptı.Çocuğun korunmasında, Türkiye Cumhuriyeti Anayasası, Türk Medeni Kanunu, Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu Kanunu ve Çocuk Koruma Kanunu önemli yer tuttuğunu ifade eden Kılınç, dün düzenlediği basın toplantısında yaptığı açıklamasını şöyle sürdürdü: “Ancak Türkiye´de çocuk ve kadın alanında çalışan muhatapların tüm iyiniyetli girişimlerine karşın, olumsuz örneklerin sayısı hızla artmaktadır ve tüm bu artış ve olumsuz örneklere karşın ne yazık ki, Türkiye´de bütüncül, kapsamlı ve tüm kurumların etkin entegre olduğu bir çocuk koruma politikası bulunmamaktadır. Çocuk istismarları ve cinayetleri artarken Uluslararası Lanzarote Sözleşmesi, Çocuk Koruma Kanunu ve Yönetmeliği, Çocuk Koruma Hizmetlerinde Koordinasyon Strateji Belgesi uygulanmalıdır. Her kamu kurum ve kuruluşun görevlileri ve her birey, risk faktörlerini sosyal hizmetler müdürlüklerine bildirmelidir. Kendisine bildirilen kurum, olaylar hakkında gerekli araştırmayı derhal yapmak zorundadır. Sonuç olarak; Kolluk kuvvetlerinin şikâyetlere duyarsız kaldığı her şikâyet sonrası erkeğin elini kolunu sallayarak eve dönüşü, şiddetin dozunu arttırmıştır. Boşanma davalarında bireylerin beyanı yetmemeli bu konuda ciddi bir araştırma yapılarak çocuk velayeti öyle verilmelidir. Eğitim sistemi çocuğu yarış atına çevirmiştir. Ödevlerin fazlalığı özellikle oyun yaşındaki çocukların oyun zamanlarını da elinden alarak ebeveynlerin adeta çocuklarına öğretmen olmaya zorlanması şiddeti arttıran bir etken olarak ortada durmaktadır. İHD olarak çocukların bugün karşı karşıya kaldığı olumsuz tablonun değişebileceğine inanıyoruz. Nasıl mı? Türkiye´nin taraf olduğu Çocuk Haklarına Dair Sözleşmenin ilkeleri gözetilmeli ve her çocuğun insan haklarına saygı duyulması, korunması ve gerçekleştirilmesini sağlama sorumluluğunu gerçekleştirmeye yönelik bütüncül ve hak temelli bir çocuk politikası oluşturulmalıdır. Çocukların karşılaştığı tüm şiddet türleri ile kısa vadede mücadele etmek ve toplumsal bilinç oluşturmak için ´Çocuklara Yönelik Şiddeti Önleme Ulusal Eylem Planı´ ivedilikle hazırlanmalı ve kamuoyuna açıklanmalıdır. Türkiye Büyük Millet Meclisi bünyesinde çocuk haklarını koruyup gözetecek ´Çocuk Hakları İhtisas Komisyonu´ kurulmalıdır. Çocuklarla ilgili verilerin hak temelli ve derli toplu olarak tutulacağı Ulusal Veri Tabanı oluşturulmalıdır. Çocuk İşçiliği ile etkin mücadele kararlılığı yasal olarak ortaya konulmalı ve denetimlerle süreç yakından izlenmelidir. RTÜK dahil olmak üzere; çocuklarla ilgili her konuda karar mekanizmalarına çocuk katılımı ve çocukların görüş ve önerilerini sunacağı mekanizmalar kurulmalıdır. Çocuk hakları alanında alınan tedbirlerin uygulanması ve ilerlemenin raporlanması hususunda çocuk hakları ve insan hakları örgütleriyle iş birliği içinde çalışma mekanizmaları kurulmalıdır. Türkiye bir an önce çocuk adalet sisteminin iyileştirilmesi ile ilgili uluslararası tavsiyelere uygun düzenlemeleri hayata geçirmelidir.”
İHD´den Mertcan raporu
İnsan Hakları Derneği (İHD) İskenderun Şubesi, kentte geçtiğimiz günlerde yaşanan ve Mehmet Y. adlı kişinin 6 yaşındaki oğlu Mertcan Y.´yi elektrik süpürgesinin borusuyla döverek ağır yaraladığı iddiası ve bu şiddet sonrası kaldırıldığı hastanedeki yaşamını yitirmesi olayına ilişkin rapor hazırladı.
Oğluna uyguladığı şiddet sonrası tutuklanan baba Mehmet Y. İskenderun Sulh Ceza Hâkimliği´nce tutuklanarak cezaevine gönderilmişti.İHD İskenderun şube yönetimi adına açıklama yapan Ayten Kılınç, Mertcan Y.´nin ölümüne ilişkin yaptıkları açıklamada hazırlanacak raporu en kısa zamanda kamuoyu ile paylaşacaklarını ve olayın takipçisi olacaklarını ifade ettiklerini anımsattı. İHD şube binasında düzenlenen toplantıda konuşan Kılınç, “Yaptığımız görüşmeler ve gözlem sonucu kadına şiddetin her şeklini yaşamış iki kadın vardı. Mehmet Y. tarafından defalarca darp edilen eski eş ve Mertcan´ın babaannesinin hiçbir şikâyeti sonuç vermemiş. Boşanma davasında en önemli sebebin, şiddet olmasına rağmen, çocukların velayeti babaya verilmiştir. Anne, eski kocanın tehditlerinden korktuğu için velayeti istememiştir. Tutuklanan babanın, eşinden boşandığı, çocuklarının velayetini elinde bulundurduğu ve çocuğun daha öncesinden de şiddete uğradığı anlatılmıştır. Kendi ailesi yanında bakımı sağlanamayan, ailesi yanında olmasına karşın ihmal edilen, yoksulluktan dolayı sağlıklı gelişimi risk altında bulunan olumsuz yaşam koşullarında yaşamaya çalışan, buna karşılık korunma kararı bulunmayan, kamunun herhangi bir şekilde ilgi alanında olmayan çok sayıda çocuk bulunmaktadır. Gelişmiş bir ülkede tüm çocukların bakımı ve korunması kamunun ilgi alanında olmalı, kayıt altına alınmalı, denetlenmeli ve çocuklarına bakabilmeleri için ailelere, gereksinim duydukları her türlü destek sağlanmalıdır” değerlendirmesini yaptı.Çocuğun korunmasında, Türkiye Cumhuriyeti Anayasası, Türk Medeni Kanunu, Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu Kanunu ve Çocuk Koruma Kanunu önemli yer tuttuğunu ifade eden Kılınç, dün düzenlediği basın toplantısında yaptığı açıklamasını şöyle sürdürdü: “Ancak Türkiye´de çocuk ve kadın alanında çalışan muhatapların tüm iyiniyetli girişimlerine karşın, olumsuz örneklerin sayısı hızla artmaktadır ve tüm bu artış ve olumsuz örneklere karşın ne yazık ki, Türkiye´de bütüncül, kapsamlı ve tüm kurumların etkin entegre olduğu bir çocuk koruma politikası bulunmamaktadır. Çocuk istismarları ve cinayetleri artarken Uluslararası Lanzarote Sözleşmesi, Çocuk Koruma Kanunu ve Yönetmeliği, Çocuk Koruma Hizmetlerinde Koordinasyon Strateji Belgesi uygulanmalıdır. Her kamu kurum ve kuruluşun görevlileri ve her birey, risk faktörlerini sosyal hizmetler müdürlüklerine bildirmelidir. Kendisine bildirilen kurum, olaylar hakkında gerekli araştırmayı derhal yapmak zorundadır. Sonuç olarak; Kolluk kuvvetlerinin şikâyetlere duyarsız kaldığı her şikâyet sonrası erkeğin elini kolunu sallayarak eve dönüşü, şiddetin dozunu arttırmıştır. Boşanma davalarında bireylerin beyanı yetmemeli bu konuda ciddi bir araştırma yapılarak çocuk velayeti öyle verilmelidir. Eğitim sistemi çocuğu yarış atına çevirmiştir. Ödevlerin fazlalığı özellikle oyun yaşındaki çocukların oyun zamanlarını da elinden alarak ebeveynlerin adeta çocuklarına öğretmen olmaya zorlanması şiddeti arttıran bir etken olarak ortada durmaktadır. İHD olarak çocukların bugün karşı karşıya kaldığı olumsuz tablonun değişebileceğine inanıyoruz. Nasıl mı? Türkiye´nin taraf olduğu Çocuk Haklarına Dair Sözleşmenin ilkeleri gözetilmeli ve her çocuğun insan haklarına saygı duyulması, korunması ve gerçekleştirilmesini sağlama sorumluluğunu gerçekleştirmeye yönelik bütüncül ve hak temelli bir çocuk politikası oluşturulmalıdır. Çocukların karşılaştığı tüm şiddet türleri ile kısa vadede mücadele etmek ve toplumsal bilinç oluşturmak için ´Çocuklara Yönelik Şiddeti Önleme Ulusal Eylem Planı´ ivedilikle hazırlanmalı ve kamuoyuna açıklanmalıdır. Türkiye Büyük Millet Meclisi bünyesinde çocuk haklarını koruyup gözetecek ´Çocuk Hakları İhtisas Komisyonu´ kurulmalıdır. Çocuklarla ilgili verilerin hak temelli ve derli toplu olarak tutulacağı Ulusal Veri Tabanı oluşturulmalıdır. Çocuk İşçiliği ile etkin mücadele kararlılığı yasal olarak ortaya konulmalı ve denetimlerle süreç yakından izlenmelidir. RTÜK dahil olmak üzere; çocuklarla ilgili her konuda karar mekanizmalarına çocuk katılımı ve çocukların görüş ve önerilerini sunacağı mekanizmalar kurulmalıdır. Çocuk hakları alanında alınan tedbirlerin uygulanması ve ilerlemenin raporlanması hususunda çocuk hakları ve insan hakları örgütleriyle iş birliği içinde çalışma mekanizmaları kurulmalıdır. Türkiye bir an önce çocuk adalet sisteminin iyileştirilmesi ile ilgili uluslararası tavsiyelere uygun düzenlemeleri hayata geçirmelidir.”

ZİYARETÇİ YORUMLARI

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu aşağıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.

BİR YORUM YAZ

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.

Copy Protected by Chetan's WP-Copyprotect.