KOÇAK: KADİM KENT ANTAKYA’NIN TARİHİNİ YOK ETMEYİN
Tarihi M.Ö.300’ lere kadar dayanan, bir zamanların önemli ticaret merkezi olan, dünyanın dördüncü büyük kenti olarak bilinen, birçok medeniyete ev sahipliği yapmış, muazzam tarihi dokusu ve kendine özgü kültürüyle önemli kentlerden biri olan Antakya, maalesef 6 Şubat depremlerinde Hatay’ın en fazla zarar gören ilçesi olmuştur.
Yaşanan can ve mal kayıplarının yanı sıra, şehrin kültürel ve tarihi dokusunu taşıyan çok önemli yapılar da büyük ölçüde zarara uğramıştır. Şehrin yeniden ayağa kaldırılması için yapılan çalışmalarda, insan yaşamının dikkate alınması gerektiği kadar, tarihi dokusunun da zarar görmemesi ehemmiyet taşımaktadır. Ancak, görüyoruz ki, yapılan çalışmalar ve planlamalar Antakya’nın tarihi ve kültürel dokusuna zarar verebilecek şekilde devam etmektedir.
Her ne kadar Kültür ve Turizm Bakanlığı yapmış olduğu açıklamalarda, şehrin tarihi dokusuna uygun, tarihi dokuları içinde barındıran geleneksel yapıların, uzman ekiplerce usulünce ve zarar görmeden işleme tabi tutulacağını söylese de, reelde işlerin pek de öyle yürümediği açıkça görülmektedir. Birçok sivil toplum kuruluşunun yapmış olduğu çalıştaylar sonucunda hazırlamış oldukları raporlar; kepçelerle yerlerinden kaldırılan geleneksel yapıların ve kültür katmanlarının, yapılan uygulamalar sonucunda adeta moloz haline geldiğini ve bunların, yeniden özgün yerlerinde kullanılması olasılığını ortadan kaldırdığını belirtmektedir. Ayrıca yine bu raporlar; ağır tonajlı kamyonların ve kepçelerin üzerinde gezindiği arkeolojik katmanların da yer altı titreşimleriyle zarar gördüğü hususunun altını çizmektedir.
Olağan şartlarda ağır cezai yaptırım uygulanması gereken bu uygulamalar, Anayasa’ya ve Kültür Varlıklarını Koruma Kanunu’na açıkça aykırı uygulamaları içeren pek çok unsur içermektedir.
Antakya’da tescillenmiş olan 584 yapının yanı sıra, kültürel değer taşıdığı düşünülen 1300 yapının da tescillenerek koruma altına alınması ve tarihi dokularına uygun restore edilmesi gerekmektedir.
Akıldan ve bilimden yoksun yapılan çalışmalardan bir an önce vazgeçilmelidir.
Antakya’nın önemli kültür mirası taşıdığı göz önünde bulundurulmak koşuluyla, şehrin turistik yatırım alanına dönüştürülmesi ve gelecekte elde edilecek ekonomik değerlere ilişkin olasılıkların iyi değerlendirilmesi gerekmektedir.
Yapılacak çalışmalar, konuyla ilgili uzmanların ve sivil toplum kuruluşlarının da görüşleri doğrultusunda, ortak akıl ve bilim çerçevesinde yapılmalı; bilim mercilerinin görüş ve önerileri dikkate alınarak, bu konu tavsiye niteliğinde kalmadan uygulamaya konu edilmelidir.
Belirtilen bu durumların aksine yapılacak düzenlemeler; Antakya’ya, Antakya halkına ve tarihimize ihanetten öteye geçmeyecektir.Haber Merkezi