KPSS SKANDALI VE KOLAYCILIK
Yasin suresi başta olmak üzere Kur’an’da birçok yerde hakka uymayanların doğruya çağrıldıkları zaman buna “isyanla karşılık” verdikleri anlatılır. Allah’ın yeryüzünde yönetim sistemi/sünnetullah gereği başları bir türlü dertten ve beladan kurtulmayınca da bunu bir “uğursuzluk” saymaları ki -dinde uğursuzluk yoktur- ve bu uğursuzluğu da kendilerinin değil, kendilerini bu kötü durumdan kurtulmanın yegâne reçetesini veren kişilere kesmeleri tanıdık bir vakıadır. Bilindik savunma ise; “başımıza gelenler hep senin/sizin yüzünüzden” gibi saldırgan ifadeleri barındırır. Bu giriş nereden çıktı diyeceksiniz.
Bakınca göz dolduran kerli ferli adamların ağzından ne laflar çıkıyor, duyuyorsunuz. Bir kez daha hatırlatalım. KPSS sınavında yaşanan soru skandalının yegâne suçlusu altılı masaymış, istismar edeceklermiş. Ayrıca birebir ifadesiyle “ÖSYM’nin bu durumda olmasının tek sebebi Fetöymüş, hala ben yaşıyorum diyor ve diş biliyormuş.” Hakikaten bazı ifadeleri anlamakta güçlük çekiyoruz.
Bugüne kadar herhangi bir kurumda halen varlıklarını sürdürüyorlarsa ve buna göz yumuluyorsa bu ciddi bir problemdir. Yok bilmeden iftira atılıyorsa başka bir problemdir. Durum iddia edildiği gibi bu boyutta ise büyük bir felaketle karşı karşıyayız demektir. Bu halde soruna enine boyuna bir soruşturma şart. Ayrıca bu denetlemenin şeffaf bir şekilde yapılması da elzemdir. Tek suçlu ve sorumlu olarak işi sadece başkana yıkmak pek mantıklı görünmüyor.
GÜNAH KEÇİSİ
KPSS’deki skandala ilişkin hükümet kanadından gelen açıklamalar kamuoyunu pek tatmin etmiş görünmüyor. Soruşturma tamamlanmadan alelacele soruları sızdıran sadece başkanmış gibi faturayı ona kesmek vicdanları tatmin etmediği gibi kafalardaki soruları da gidermemiştir. Karar mekanizmaları ciddi anlamda bu ve buna benzer problemleri çözmek istiyorsa sistemi tepeden aşağıya adil ve şeffaf hale getirecek hamleler yapmak durumundadır. Bunun dışında suçlu arama, günah keçisi ilan etme çabaları dikkat dağıtmaktan, “cambaza bak” demekten başka bir anlam ifade etmez.
Artık her sınavdan sonra sosyal medyada bu ve benzer suçlamalar devam edeceğe benziyor. Sorumluluk makamında olanların hakkın tescili ve adaletin tespiti noktasında kılı kırk yarması, “görmedim, duymadım, bilmiyorum” şeklindeki tutumları sorun çözmez.
Aslında mesele sadece KPSS değil. KPSS, buz dağının sadece görünen bir kısmından ibaret. Nitekim bundan önceki sınavlarla ilgili de kopya/sızdırılmış sorular olduğuna dair birçok bilgi ve emareler sosyal medya hesaplarında paylaşıldı. ÖSYM’nin koordine ettiği birçok sınavla ilgili ithamlar mevcut. Bunlarla ilgili herhangi bir girişimde bulunulmadı. Açıklama yapma ihtiyacı bile hissedilmedi. Madem fetö ve uzantıları halen etkililer, öyleyse hükümetin yapması gereken bütün sınavları derin bir şekilde gözden geçirmektir.
SUÇLU AYNI(!)
Başa dönecek olursak; iddia edildiği gibi bu kadar başarısızlığın nedeni merkezi idareden değil de bazı uğursuzlar yüzünden kaynaklanıyor anlayışı tümüyle kolaycılığa kaçmaktır. Bu yaklaşım Müslüman ahlakına da pek uyan bir tutum değil. Ama uğursuzluğun sebebi kim, çözüm yolları ne, suçlu kim, tek bir cevap bile yok.
“Bu yaşananların tek müsebbipleri, uğursuzluğun baş mimarları ne kadar muhalif varsa işte onlardır” suçlamalarına Kur’an’ın cevabı kesin ve açıktır “uğursuzluğunuz sizdendir”.
Sonuç olarak bizim Kur’an’dan anlamamız gereken şey, Allah kişiye karşılık olarak yaptığından başkasını vermemektedir. İyilik için gayret edenler, iyiliği bulmakta, kötülük için çalışanlar kötülüğü bulmaktadırlar. Bu Allah’ın koyduğu kuraldır ve sünnetullah gereğidir. Başımıza bir kötülük geliyorsa, bu bizim istikametten sapıp nefsimizin isteklerine uymamızdan, hevamızı-hevesimizi ilahlaştırmamızdan kaynaklanmaktadır. Eğer iyilik istiyorsak, Allah’ın doğruluk, hak, adalet, liyakat emirlerine ve tavsiyelerine uymamız gerekmektedir. Başka bir çözüm yolu yoktur.
Özgüveni yüksek ve kendinden emin olan doğru davranır. Bilir ki hata yapılmış olabilir. Varsa hata telafi edilebilir. Suçlu veya ihmali olanlar bulunur ve gereği yapılır. Kolaycılığa kaçarak sorunun üstü örtbas edilerek, problemlerin üstesinden gelinemez.
Tuz kokmaya, pancar kabak tadı vermeye başladı. Her hatada işin içinden sıyrılmanın en kolay yolu olarak “dış güçler, teröristler, fetö ve muhalefet” ithamlarından artık vazgeçilmeli… Bu tavrınızla inandırıcılığınızı kaybediyorsunuz. Yaptıklarınız işi sulandırmaktan, hedef saptırmaktan ve pişkinlikten öte geçmiyor.
Doç. Dr. Necmettin ÇALIŞKAN