HATAY’A HERKESİN DAHA FAZLA ÖNEM VERMESİ LAZIM
Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakan Yardımcısı Vedat Gürgen, rezerv alan eleştirilerine hiç kimsenin mülküne göz dikmedik şeklinde cevap verdi.
Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakan Yardımcısı Vedat Gürgen ve Hatay Valisi Mustafa Masatlı ile birlikte Hatay’da rezerv alan eleştirileri başta olmak üzere gündemdeki tüm konularla ilgili açıklamalarda bulundu. Hatay’daki yıkımın diğer illerden çok daha fazla olduğunu kaydeden Bakan Yardımcısı Gürgen, Hatay’da hiç kimseyi açıkta bırakmadıklarını kaydetti. Kimsenin mülküne göz dikmediklerini belirten Gürgen, evini, ailesini kaybeden insana bir de arazisini devlet alacak korkusunu yaşatmaya kimsenin hakkı olmadığını ifade etti.
VALİ MASATLI: ENKAZIN %93.28’İNİ KALDIRDIK
Hatay Valisi Mustafa Masatlı, toplantıda yaptığı konuşmada Hatay’da deprem felaketinde 24.139 kişinin hayatını kaybettiğini belirterek yapılan çalışmaları aktardı. Hak sahipliği sayısının 1970’ten bu yana meydana gelen afetlerdeki hak sahipliği sayısından daha fazla olduğunu belirten Vali Masatlı, vatandaşları en kısa zamanda kalıcı konutlarla buluşturacaklarını belirtti.
Vali Masatlı yaptığı açıklamada; “6 Şubat’ta bu coğrafyanın en büyük afetiyle karşı karşıya geldik. Depremin ilk anından itibaren başta Cumhurbaşkanımız olmak üzere bakanlarımız STK temsilcileri, hayırseverlerimiz bölgeye akın etti. Başta arama kurtarma, iaşe ve barınma hizmetleriyle ilgili yoğun şekilde çalışıldı. Aradan geçen bu zamanda çok şey yapıldı, devam ediliyor. Barınma, eğitim, sağlık, konut ihtiyaçları da dahil hayatın tüm alanlarında önemli işler yapılıyor. Hatay ilimizde 24.139 kişi hayatını kaybetti. Şu an itibariyle konteyner kentlerde yaşayan vatandaşlarımıza 25.414 adet esen kart dağıttık. Bizim yıkılması gereken ağır hasarlı bina sayımız 80.323 idi. Şu an itibariyle mahkemelik dosyalar bittikten sonra %93,28 rakamına ulaştık. %6,5 gibi bir enkaz kaldırma oranımız kaldı. Kalanları da bu ay içinde tamamlayacağız. Ayağa kaldıramayacağımız tescilli kültür varlıkları ile ilgili çalışmalar sürüyor. 205 tarihi binayı kaldırmış durumdayız. 177 konteyner kentte 51.421 bin aile, 149.727 kişi yaşıyor. 64.317 konteynerimiz var. 188 bin kişi de konteynerde yaşıyor. Bizim yönetimini üstlendiğimiz hiç çadır kentimiz yok. Şu anda hak sahibi olan, hak sahibi olmayıp durumu iyi olmayan vatandaşları da konteynerlere yerleştiriyoruz. 1 süper hiper market, 25 market, 12 depomuz var. Şu ana kadar 2 milyon 168.562 gıda kolisi, 567.891 hijyen kolisi dağıttık. İşyerini kaybeden 4485 prefabrik işyerini hizmete aldık. 1356 işyeri yapımı devam ediyor. Hasarlı taşıt sayımız 18.711’dir. Şehir içi şebeke dahil su ile ilgili önemli çalışma yürütüyoruz. 12.737 binada 960 sokakta su çalışması yaptık. Reyhanlı’da depo ve ana isale hatları yenileniyor. Şu ana kadar hak sahipliğine 254.035 müracaat var. 1970’ten bu yana sel, yangın, tüm depremler dahil oluşan hak sahipliğinden daha fazlası Hatay’da mevcut. Hak sahipliğine bağlı yapılan inşaatları inşallah vatandaşlarımızla buluşturacağız” ifadelerini kullandı.
GÜRGEN: HATAY’A DAHA FAZLA HASSASİYET GÖSTERİLMELİ
Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakan Yardımcısı Vedat Gürgen de Hatay’ın depremi yaşayan iller arasında yıkımın en fazla il olduğunu belirterek Hatay’a herkesin daha fazla hassasiyet göstermesi gerektiğini belirtti. Bakan Yardımcısı Gürgen açıklamasında şu ifadelere yer verdi; “Türkiye’de toplamda 700 bin hak sahipliği başvurusu var. AFAD olağanüstü çalışma yürüttü. Böyle bir afetin üzerinden ancak olağanüstü çaba ile kalkılırdı. Bizim insanımızın barınma sorununu çözmemiz lazım. Bunu yaparken de vatandaşlarımızın moralini yüksek tutmamız lazım. Her şeyini, ailesini, komşusunu, çocuğunu kaybetmiş insana bir de arsanızı devlet alacak şeklinde acı yaşatmanın gereği yok. Ben 6 Şubat’tan bu yana eğer Hatay’ı görmediyseniz depremin ne olduğunu anlamamışsınız diyorum. Biz burada onbinlerce canımızı kaybettik. Koca bir şehir şu anda yok. Hatay’ın durumu bambaşka. Buraya herkesin ayrı bir hassasiyet göstermesi lazım. Şehir merkezleri yıkılmış 4 il var. Bu illerden birisi de Hatay. Biz devlet olarak Hatay’da vatandaşların barınma sorununu çözeceğiz. Dünya üzerinde hiçbir ülkenin böyle bir sosyal devlet anlayışı yoktur. Türkiye Cumhuriyeti Devleti Arnavutluk’ta deprem olduğunda orada da vatandaşlara konut yapmış bir devlettir. Biz kimseyi açıkta bırakmadık. Hatay’ın içerisinde 200 bin konut yapacağız. 2 alternatifimiz var. Rezerv alanlarda üretilen konutlar var. Ama yeni konutları vatandaşların taşınmazlarının üzerine yapalım. Bu da bize Gülderen’de daha az alanı almamızı sağlayacak. Bu alanlarda konut yapmak bir tercihin ötesinde zorunluluktur. Bu topraklar çok bereketli. Antakya şehir merkezinde 12 bin, Defne’de 4-5 bin konut yaparsak hem hak sahipliği sorunu çözülür, hem de şehir merkezleri toparlanır. Bu şehirde 20 bin konutu yapacak devletin kudretinden başka kudret tanımıyorum. Buradan sizi gönderip Gazzelileri gönderecekler diye diyenler var. Bizim ne Gazze’den ne yan şehirden ne de yan ilçeden insanları getirmemiz mümkün değil. Buralarda kimler yaşıyorsa, o bölgedeki konutlar onlara verilecek. Antakya Asi Nehri kenarında, Defne’de ise Armutlu’da konutlarımızın yükselmesine çok az kaldı. Buralarda örnek daireleri de bitirip hak sahiplerine göstereceğiz. Vatandaşın yerinde dönüşümde ne kadar talebi olursa biz o kadar konut yapacağız. Zemin+4-5’i geçmeyen konutlar yapacağız. Bu binalar güvenli alanların üzerinde güvenli inşaat teknikleri ile yapıyoruz. Bu yaşanan afet ne ilk, ne de son. Bizim tüm çabamız tekrardan yıkımlar olmasın diyedir. İskenderun’da, Kırıkhan’da da çalışmalarımız sürüyor. Samandağ merkezde 5 bin konutun yapılması gerekiyor. Şu anda bir rezerv alan var. Altınözü fazla hasar almadı, ancak Altınözü depremzedelere ev sahipliği yapılıyor. Altınözü’müzün merkezini de canlandırıp burada yaşayan vatandaşlara teslim edeceğiz. Hatay’da saha koşulları gözetilmeden yüzeysel temeller yapılmış. Biz bunları kabul etmiyoruz. Kazıklarını çakacak, üzerine de radye temel atacak, sağlam üzerine sağlam olacak. Kayıpları yerine getiremeyiz, ama insanları güvenli evlere kavuşturabiliriz. Buna da ancak devletin gücü yeter.
KANUNU OKUMADAN MÜLKSÜZLEŞTİRME ELEŞTİRİSİ YAPIYORLAR
Biz yapımı tamamlanan evi hak sahiplerine veririz, tüm ödemelerini yaparsa süre sonunda mülk kendisinin olur, ancak ben bunu ödeyemem derse kamulaştırma bedelini alır ve gider. Biz burada fakirin, fukaranın hakkını korumak için adımlar atıyoruz” ifadelerini kullandı.
Bakan Gürgen açıklamasının ardından basın mensuplarının sorularını da yanıtladı. Haber Merkezi