CUMHURBAŞKANI ERDOĞAN “HİÇBİR SALGININ BİRLİK VE BERABERLİĞİMİZDEN BÜYÜK OLMADIĞI İNANCIYLA YOLUMUZA DEVAM EDİYORUZ”

CUMHURBAŞKANI ERDOĞAN “HİÇBİR SALGININ BİRLİK VE BERABERLİĞİMİZDEN BÜYÜK OLMADIĞI İNANCIYLA YOLUMUZA DEVAM EDİYORUZ”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı Kabinesi Toplantısı’nın ardından yaptığı açıklamada, “Hiçbir salgının, hiçbir tehdidin ülke ve millet olarak birliğimizden, beraberliğimizden, kardeşliğimizden, dayanışmamızdan büyük olmadığı inancıyla yolumuza devam ediyoruz” dedi.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı Külliyesinde gerçekleştirilen Cumhurbaşkanlığı Kabinesi Toplantısı’nın ardından basın açıklaması yaptı.

Toplantıda ele alınan konulara dair açıklamalarda bulunan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları söyledi: “Aziz milletim, değerli basın mensupları; sizleri en kalbi duygularımla, muhabbetle selamlıyorum.

REKLAM ALANI

“YENİ DEĞERLER YETİŞTİRMENİN ÇABASI İÇİNDE OLMALIYIZ”

Sözlerime önceki gün vefat eden, vefat yıl dönümlerinde özlemle yâd ettiğimiz iki büyük şairimize Abdürrahim Karakoç ve Cahit Zarifoğlu’na bir kez daha Allah’tan rahmet dileyerek başlamak istiyorum. Bu şairlerimiz sadece kendi dönemlerini değil nesilleri etkileyecek eserler bırakmış iki gönül insanıdır. ‘Beden ölür, çürür, cana bakın siz. / Kim kiminle yürür, ona bakın siz. / Bırakın dönsün dönme dolaplar. / Haktan hakikatten yana bakın siz.’

Evet, en güzel sevda ve dava şiirlerinin müellifi merhum Karakoç’un hatırasını yaşatma sorumluluğunu yeni nesillere emanet ediyoruz. ‘Bir duruşu olmalı insanın; / Bir bakışı, / Bir anlayışı, / Bir aşkı, / Bir davası olmalı…’ Kendisi de işte bu mısralarında tarif ettiği naiflikte bir güzel insan olan merhum Zarifoğlu’nun mücadelesini de aynı şekilde gençlerimize emanet ediyoruz.

Mütefekkiri, sanatçısı, yazarı, şairi azalan bir millet, kalbi ve damarı kuruyan bir insan gibidir; bir süre sonra yok oluşu kaçınılmazdır. Bu bakımdan medeniyetimizin sembolleri olan değerlerimize iyi sahip çıkarken, yeni değerler yetiştirmenin de çabası içinde olmalıyız. Milletimize ve insanlığa bırakacağımız en büyük miras bu olacaktır.

“HAYATIMIZI MASKE, MESAFE, TEMİZLİK İLKELERİ ÇERÇEVESİNDE DÜZENLEMELİYİZ”

Aziz milletim, değerli basın mensupları; uzun bir aradan sonra yüz yüze gerçekleştirdiğimiz Kabine Toplantımız az önce sona erdi. Toplantımızda normalleşme takvimi çerçevesinde attığımız adımların çok yönlü değerlendirmesini yaptık. Salgın dönemini, özellikle Avrupa ile kıyaslandığında en az kısıtlama, can kaybı ve ekonomik sıkıntıyla atlattığımız bir gerçektir. Türkiye, aynı kararlılıkla yoluna devam ediyor. Bu musibetin kökü tamamen kazınana kadar hayatımızı maske, mesafe, temizlik ilkeleri çerçevesinde düzenlememiz gerektiğini bir kez daha hatırlatmak istiyorum.

Ülkemizin tek başına salgını yenmesi yetmiyor, dünyanın tamamının da aynı başarıyı elde etmesi gerekiyor. Bu bakımdan yeni normal dediğimiz düzenin bir süre daha devam edeceği gerçeğine kendimizi alıştırmalıyız. Hamdolsun hastaneden ilaca, maskeden solunum cihazına bu mücadeleyi yürütmek için ihtiyaç duyduğumuz her türlü imkâna sahibiz. Sadece salgın sürecinde hizmete açtığımız hastanelerin yatak ve yoğun bakım kapasiteleri dahi pek çok ülkenin toplamıyla yarışacak düzeydedir. Şehir hastaneleri ve son 18 yılda yeniden yaptığımız veya modernize ettiğimiz hastaneler sayesinde kendimizi güvende hissediyoruz.

“GENEL SAĞLIK SİGORTASI SİSTEMİMİZ DÜNYAYA ÖRNEK OLMUŞTUR”

Ülkemizde yaşayan istisnasız herkesi içine alacak kapsamdaki genel sağlık sigortası sistemimiz dünyaya örnek olmuştur. Doktorundan hemşiresine, teknisyeninden temizlik görevlisine kadar sayıları 1 milyon 100 bini bulan sağlık ordumuzla 83 milyon vatandaşımızın hizmetindeyiz. Milletimiz hem salgından korunma hem de hastalandığında ne yapması gerektiği hususunda bilinçlenmiştir. Elbette zaman zaman istemediğimiz görüntülere sahip oluyoruz. Ancak bu tür olumsuzlukların istisna, kurallara riayetin genel olduğu kanaatindeyim.

Salgın sonrası yeniden şekillenecek üretim ve ticaret ilişkilerinde ülkemizin öne çıkması için hem sağlık tedbirlerini hem ekonomik tedbirleri sıkı tutmak mecburiyetindeyiz. Türkiye’nin bu tarihî fırsatı kaçırmaması için gereken her şeyi yapacak, her mücadeleyi yürüteceğiz. İstiklal Harbimiz sonrasında dünyadaki büyük dönüşümleri değerlendirmekte yeteri kadar başarılı olamamıştık. Bu defa inşallah her şey çok farklı gelişecektir. Milletimden hem yeni dönemin kurallarına uyarak hem işine gücüne sıkı sıkıya sarılarak bu sürece destek vermesini bekliyorum. Allah’ın izniyle 2023 hedeflerimize ulaşmaya en yakın olduğumuz dönemdeyiz. Evlatlarımıza 2053 ve 2071 vizyonlarını gerçekleştirebilmeleri için emanet edeceğimiz büyük ve güçlü Türkiye’nin inşasında âdeta son dönemece giriyoruz. Gelin tarihi tekerrür değil tekemmül ettirerek bunu hep birlikte başaralım. Gelin Sultan Alp Arslan’ın kapılarını açtığı, Osman Gazi’nin temelini attığı, Fatih Sultan Mehmet’in çatısını kurduğu, Gazi Mustafa Kemal’in küllerinden yeniden ayağa kaldırdığı bu güzel ülkeyi beraberce layık olduğu yere çıkartalım. Gelin millî iradeye sahip çıkarak, ekonomimizi büyüterek, istikrarımızı koruyarak, güvenliğimizi sınırlarımızın ötesine taşıyarak başlattığımız bu büyük şahlanışı tek yumruk hâlinde zaferle neticelendirelim. Darbelerin, cuntaların, vesayetin, geri kalmışlığın pençesinden kurtarıp her alanda yerli ve millî zihniyetin hâkim olması için çok çalıştığımız ülkemize borcumuzu ancak bu şekilde ödeyebiliriz.

Bizlere bugüne kadar nice başarılar lütfeden Rabbimizin önümüzdeki aydınlık günlere de kavuşturacağına inanıyorum. Hiçbir salgının, hiçbir tehdidin ülke ve millet olarak birliğimizden, beraberliğimizden, kardeşliğimizden, dayanışmamızdan büyük olmadığı inancıyla yolumuza devam ediyoruz.

“İLAÇ GELİŞTİRME ÇALIŞMALARIMIZLA İLGİLİ ÖNEMLİ GELİŞMELER VAR”

Bilindiği gibi hâlen devam eden kimi kısıtlamaları gelişmelere göre değerlendiriyor ve sonuçları milletimizle paylaşıyoruz, bunu daha önce de zaten milletime söylemiştim.

Bu haftaki toplantımızda aldığımız kararlar ise şu şekildedir: Lokanta, kafe, kıraathane gibi işletmelerin kapanış saati 22:00’den 24:00’e uzatılmıştır. Sinema, tiyatro, gösteri merkezi gibi işletmeler 1 Temmuz’dan itibaren belirlenen kurallara göre faaliyete geçebilecektir. 65 yaş üstü vatandaşlarımız haftanın her günü 10:00 ila 20:00 saatleri arasında dışarı çıkabilecektir. 18 yaş altı ile ilgili kısıtlama ise küçüklerin ebeveynleri refakatinde olmaları şartıyla tümüyle kalkmıştır. Millî parklar ve doğa parkları sağlık çalışanları, 18 yaş altı ve 65 yaş üstü için ücretsiz olacaktır. Nikâh salonları 15 Haziran’dan itibaren, düğün salonları ise 1 Temmuz’dan itibaren belirlenen kurallara uygun şekilde hizmet vermeye başlayabilecektir.  Aldığımız kararların ülkemize, milletimize hayırlı olmasını Allah’tan diliyorum.  Bunların yanında hem uluslararası sağlık yardımlarımızla hem ilaç geliştirme çalışmalarımızla ilgili önemli gelişmeler var.

Bugüne kadar sağlık yardımı veya ihracat izni talebine olumlu karşılık verdiğimiz ülke sayısı 125’i bulmuştur. Hekimlerimizin Kovid-19 hastalığı tedavisinde etkin şekilde kullandığı Favipiravir isimli ilacı TÜBİTAK çatısı altında çalışan bilim insanlarımız kendi sentimizle üretmeyi başardı. Sağlık Bakanlığımızın ruhsat sürecinin tamamlanmasının ardından ilaç kullanıma sunulacaktır.

“SALGIN, KÜRESEL EKONOMİ ÜZERİNDE TARİHTE BENZERİNE AZ RASTLANILAN ŞİDDETTE OLUMSUZ ETKİYE NEDEN OLDU”

Aziz milletim, koronavirüs salgını küresel ekonomi üzerinde tarihte benzerine az rastlanılan şiddette bir olumsuz etkiye neden oldu. Dünya ticaret hacmi önceki krizlerden farklı olarak hem arz hem de talep yönlü daralma nedeniyle önemli ölçüde düştü. Dünya Ticaret Örgütü’nün şöyle hesaplamalarına baktığımızda, daralmanın 2020 yılında yüzde 13 ila yüzde 32 oranı arasında gerçekleşeceği yönündedir. IMF ise, dünya ticaret hacminin 2020 yılında yüzde 11 oranında azalacağını öngörüyor. Sonuç olarak, 2020 yılında dünya genelinde büyük üretim kayıpları, millî gelirlerde küçülmeler, işsizlik oranlarında yükselişler bekleniyor.

Hükûmetler ve merkez bankaları ekonomilerini ve finans sistemini desteklemek amacıyla maliye ve para politikalarını içeren önlem paketleri açıkladı. Özellikle Amerika’da ve Avrupa’da oldukça yüksek miktarlarda açıklanan destek paketlerine rağmen ekonomide istenilen toparlanmanın yavaş ve sınırlı olduğu görülüyor. Oldukça ciddi rakamlara ulaşan kamu yardımlarının da yakın gelecekte ekonomilere ağır yük getireceği anlaşılıyor.

Türkiye tıpkı sağlık alanında olduğu gibi ekonomide de hızlıca devreye aldığı kapsamlı tedbirlerle salgının ekonomi üzerindeki etkilerini en aza indirmeyi başarmıştır. Dünyanın en iyi sağlık sistemlerinden birine sahip olmanın yanında sağlam ekonomik yapımız sayesinde tüm vatandaşlarına ücretsiz tedavi imkânı sunabilen nadir ülkelerden birisi oldu.

“TÜRKİYE, HER GEÇEN GÜN DAHA DA GÜÇLENEN BİR ÜLKE”

Yola çıkarken 18 yıl önce, bunu hatırlatmak istiyorum, ne demiştik? Biz ülkemizi dört temel taş üzerinde yükselteceğiz. Bunun birincisi eğitim, ikincisi sağlık, üçüncüsü adalet, dördüncüsü emniyet demiştik. Bu dört önemli temel taşı yerine koyduk. Ama bunun üzerine bir şeyler daha ilave ettik, neydi bu? Ulaşım. Neydi bu? Tarım. Neydi bu? Enerji. Neydi bu? Dış politika. Bütün bunlarla beraber Türkiye artık yerinde duramayan ve her geçen gün daha da güçlenen ve böylece ileri yürüyen bir ülke. Ekonomi alanındaki mücadelemizi, istihdamı ve iş gücü piyasamızı ayakta tutma ile vatandaşlarımızın gelir kaybına uğramalarının önüne geçme üzerine kurduk. Bu amaçla son üç ayda 5,5 milyon ailemize bin lira karşılıksız nakdi yardımda bulunduk. Esnafımızın ve işletmelerimizin maliyetlerini gerek Sosyal Güvenlik Kurumu, gerek vergi ödemeleri ertelemeleriyle ciddi oranda azalttık. Kamu bankalarımız aracılığı ile çok kolay şartlarda düşük maliyetli finansman desteklerini devreye alarak nakit ihtiyacını karşıladık. Çalışanlarımızı korumak için hem işten çıkarmayı yasakladık hem de kısa çalışma ödeneğiyle işletmelerin maaş yükünü hafiflettik. Mart ayından bu yana 3 milyondan fazla kişi kısa çalışma uygulamasından yararlandı. Bu kapsamda yaklaşık 5 milyar lira ödeme yaptık. Ücretsiz izne ayrılanlarla kısa çalışma ödeneğinden yararlanamayan çalışanlara ise aylık bin 177 lira nakdi ücret desteği vermeye başladık. Nakdi ücret desteğinden yararlanan çalışan sayısı da 1 milyonu buldu. Geliri 5 bin liranın altında olan 6,7 milyon vatandaşımıza 40 milyar lira finansman desteği verdik. Halkbank aracılığı ile 1 milyon 300 bin esnafımıza 27 milyar lira finansman sağladık. Ayrıca, yüzde 97’sini KOBİ’lerin oluşturduğu 197 bin işletmeye 154 milyar lirayı aşkın finansman tahsisi yaptık. Esnafımızın, sanatkârımızın, sanayicimizin, üreticimizin, çalışanlarımızın yanında yer almaya devam edeceğiz.

“TÜRKİYE’NİN İSTİHDAM KALKANI ADIYLA ÇOK DETAYLI VE KAPSAMLI BİR REFORM PAKETİ HAZIRLADIK”

Aziz milletim; Ağustos 2018’de başlayan kur ataklarının ve spekülatif saldırıların etkilerini gidermek için verdiğimiz mücadeleyi salgın döneminde de başarıyla sürdürdük. Piyasalardaki belirsizliklerin yerini güvene bıraktığın, enflasyon ve faizlerin düşüşe geçtiği, makroekonomik göstergeler de önemli başarıların elde edildiği dengelenme sürecinin kazanımlarına sahip çıktık. Bu sayede ekonomik istikrar kalkanı gibi gerçekten çok kapsamlı bir tedbir paketini hızlı bir şekilde devreye alabildik. Dışarıdan hiçbir yardıma ihtiyaç duymadan, uluslararası hiçbir kurumun desteğini talep etmeden şirketlerimize, esnafımıza ve vatandaşlarımıza destek olduk. Her talebe anında dönüş yaparak ihtiyaç duyulan destek mekanizmalarını devreye aldık. Mesela, konutta tarihin en düşük maliyetleri ve en kolay ödeme imkânlarını içeren bir finansman desteğini geçtiğimiz günlerde milletimizin istifadesine sunduk. Aynı şekilde otomotiv ve turizmde de piyasalara destek olacak finansman imkânları sağladık.

Gerek ekonomik istikrar kalkanı gerekse normalleşme dönemi destekleri ile devreye aldığımız adımlar Türkiye’nin ekonomik açıdan ne kadar sağlam durumda olduğunu gösterdi. Şimdi önümüzde bu kazanımları özellikle istihdamda gerçekleştireceğimiz sıçrama ile taçlandırmak var. Bunun için Türkiye’nin istihdam kalkanı adıyla çok detaylı ve kapsamlı bir reform paketi hazırladık. Türkiye’nin istihdam kalkanı özellikle buradaki amacımız Ocak 2019, Nisan 2020 arasında işsiz kalan vatandaşlarımızın yeniden istihdama katılmalarını sağlamaktır. Kayıpları telafinin ötesinde kur saldırısı ve salgın öncesinden daha iyi bir istihdam seviyesine ulaşmayı hedefliyoruz. Ekonomik faaliyetlerin azalması nedeniyle çalışanlarını kısa çalışmaya geçiren veya ücretsiz izne ayıran işverenlerimize normalleşme desteği vereceğiz. Çalışma hayatında normalleşmeyi teşvik edecek bir mekanizma kuracağız. Kovid-19 salgının özellikle istihdam üzerindeki etkilerini en aza indirip, salgın öncesinden daha iyi istihdam rakamlarına ulaşmak için gayret edeceğiz. Bu kapsamda ilave istihdam için de teşvik sağlayacağız. Sürecin en önemli göstergelerinden olan kısmı ya da esnek çalışma alanında iş gücü piyasamızı daha da verimli hâle getirecek düzenlemeleri hayata geçireceğiz. Özellikle genç istihdamı için 25 yaş altındaki gençlerin istihdamını destekleyerek beceri ve deneyim kazanmalarını temin edeceğiz. 25 yaş altı gençlerin ve 50 yaş üzerinde olanların kolay şekilde istihdam edilmelerini sağlayacağız. Bunun yanında çalışanlara tamamlayıcı emeklilik sigortası sunacak bir çalışma başlatıyoruz. Tesis edilecek karma model ile işçilerin kazanılmış hakları korunacak. Tamamlayıcı emeklilik sigortası ile aynı zamanda ilave emeklilik desteği alınabilmesini de sağlayacağız. Böylece çalışanlarımız emeklilikte daha da rahat edecekler. Bunun için devlet elini taşın altına koyacak.

Bu kapsamda oluşacak fon ile Türkiye’nin istihdam kalkanını sürekli hâle getirmeyi hedefliyoruz. Esnafımıza, küçük işletmelerimize, yatırımcımıza, üretim ve istihdam için uygun maliyetli ve uzun vadeli kaynak sağlayacak bir sistem kuracağız. Türkiye’nin istihdam kalkanını hızlıca devreye aldıktan sonra tamamlayıcı emeklilik sistemini de inşallah 2022’de yürürlüğe sokacağız.

“TEK TERÖRİST KALMAYINCAYA KADAR MÜCADELEYİ SÜRDÜRECEĞİZ”

Tabii bütün bunlar devam ederken bir diğer taraftan malum, devlet terörle de ne yapıyor? Mücadelesini veriyor dağda, taşta her yerde. Cudi’de, Gabar’da bizim polisimiz, Mehmetçiğimiz, güvenlik korucularımız, öbür tarafta jandarmalarımız hep birlikte buralarda terörle mücadeleyi bayram, seyran demeden devam ettirdi, devam ettiriyor. Bunun da bir maliyeti ve bütün bunlar devam ederken düşünün millî ve yerli yüzde 20 gibi bir savunma sanayiinde güce sahipken, şu an da biz bunları da ne yaptık? Yüzde 70’e çıkardık. Bütün bu yatırımlar aynen devam ediyor. Türkiye bütün bu alanlarda güçlenen bir ülke. Ve bu mücadele bu şekilde devam ettiği içindir ki, bugün hamdolsun Güneydoğu’da, Doğu’da o eski sıkıntılı anlar tarih oldu. Yeterli mi? Değil. Her zaman söylediğimiz nedir? Tek terörist kalmayıncaya kadar bu mücadeleyi sürdüreceğiz.

Türkiye’nin diğer tarafta da istihdam kalkanıyla ilgili çalışmaların ayrıntılarını hem Aile Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığımız hem de Hazine ve Maliye Bakanlığımız kamuoyuyla etraflıca, teferruatıyla paylaşacaktır. Biz bu paketi dönem projesi olarak görmüyor, istihdamı sürekli destekleyecek kalıcı bir atılımın ateşleyicisi hâline dönüştürmek istiyoruz. Ülkemizde çalışmak isteyen herkesi iş sahibi yapana kadar durup dinlenmeden mücadele etmeyi, proje üretmeyi sürdüreceğiz.

“SALGIN DÖNEMİNDE ÜLKELERİN KENDİ KENDİNE YETEBİLMESİNİN ÖNEMİ DAHA İYİ ANLAŞILDI”

Aziz milletim, yeni dönemde üretim ve ihracat odaklı büyüme politikamızı daha güçlü şekilde uygulamakta kararlıyız. Bunun için reel sektörümüze ve sanayicimize daha çok destek vereceğiz. Yenilikçi ve yüksek katma değerli üretimi ve istihdamı artıracağız. Yatırımların yüksek ve orta yüksek teknolojili sektörlere yönelmesini sağlayacağız. Salgın döneminde ülkelerin kendi kendine yetebilmesinin önemi daha iyi anlaşıldı. Türkiye olarak son yıllarda yerli ve millî üretimi güçlendirecek çok önemli adımlar attık. Bunlardan biri de stratejik alanlardaki firmalar için geliştirdiğimiz 20 milyar liralık yatırım teşvik kredileridir. Böylece ertelenen yatırımların daha güçlü bir şekilde devreye alınmasını temin etmeyi hedefliyoruz. Önümüzdeki dönemde dünya genelinde yeni ticaret imkânlarının doğacağını düşünüyoruz. Salgın sürecinde yürüttüğümüz başarılı mücadeleyle dünyada bu konuda en iyiler arasında yer aldığımızı gösterdik.

Üretim, ticaret ve lojistik avantajlarımızla salgın sonrasında dünya ekonomisindeki yerimizi daha da güçlendireceğiz. Birçok ekonominin ciddi daralma kaydettiği yılın ilk çeyreğinde Türkiye ekonomisinin yüzde 4,5’la yüksek bir performans, büyüme performansı gösterdiğini gerek ulusal, gerekse dünya artık görüyor, biliyor. İçeridekiler hâlâ anlamak istemiyor, ama bakıyorsunuz OECD Türkiye’yi ilk çeyrekte 4,5’la dünyada bir numara olarak gösteriyor. Avrupa Birliği aynı şekilde gösteriyor, G-20 aynı şekilde gösteriyor, birinci sırada Türkiye. Belki ikinci çeyrekte olumsuz bazı gelişmeler olabilir, ama üçüncü, dördüncü çeyrekte biz bu büyümeyi yine yakalayacağız. Çünkü artık zemin sağlam ve bu şekilde de yola devam edeceğiz. Nisan’daki kayıplarımıza rağmen Mayıs ayı öncü göstergeleri ekonomimizin hızlı bir toparlanma içinde olduğuna işaret ediyor. Bu tabloda salgın döneminde firmalarımızın kısmen de olsa üretimlerine ve ihracata devam etmelerinin büyük payı var. Bakın Amerika şu anda 45 milyona yakın işsizi var böyle bir durumda. Ve Türkiye bütün bu şartlara rağmen dimdik ayakta duruyor ve şu anda da bütün gerek işsizini olsun gerekse şu andaki vatandaşlarına her türlü imkânı da sağlamanın gayreti içerisinde.

“ÜLKEMİZİ HER ALANDA OLDUĞU GİBİ EKONOMİDE DE 2023 HEDEFLERİNE ADIM ADIM YAKLAŞTIRACAĞIZ”

Yurt içi talepteki ihracattaki ve beklentilerdeki iyileşmeye paralel olarak toparlanma yerini hızlı bir büyümeye inşallah bırakacaktır. Enflasyonun hedeflediğimiz seviyelere inmesini sağlayarak bu olumlu süreci desteklemekte kararlıyız. Mal ve hizmet pazarlarında rekabeti ve verimliliği artıracak yapısal reformlar yanında gıda fiyatlarındaki şişkinliği giderecek tedbirleri de alacağız. Ayrıca mal ve hizmet fiyatlarındaki kur geçişkenliğine karşı da gereken mekanizmaları oluşturacağız. Amacımız 2020’de yüzde 8,5 olarak belirlenen enflasyonu kademe kademe düşürerek 2021’de yüzde 6’ya ve 2022’de inşallah yüzde 5’in altına indirmektir.

Borsa İstanbul endeksinin tekrar 110 bin seviyelerine çıkması bizi diğer ülkelerden pozitif yönde ayrıştıran bir başka faktördür. Birileri zil takıp oynuyordu; bak Borsa İstanbul ne hâle geldi, hadi şimdi bunu da söyle, büyümeyi de söyle, niye bunları söylemiyorsun? Daha çok güzel şeyler göreceksiniz ve bunları da öğreneceksiniz. Türkiye, döviz kuru gelişmeleri bakımından da diğer ülkelere kıyasla şu anda iyi bir durumdadır. Devlet tahvili faizlerinin 2 yıllıklarda yüzde 8,6 ve 5 yıllıklarda yüzde 10,1 seviyelerinde gerçekleşmesi de aşağı yönlü bir eğilimin işaretidir. Tüm bu göstergeler normalleşme dönemine Türkiye’nin ekonomik açıdan sağlam girdiğini gösteriyor. İnşallah bu güzel tabloyu devam ettirecek ve ülkemizi her alanda olduğu gibi ekonomide de 2023 hedeflerine adım adım yaklaştıracağız.

Aziz milletim; Türkiye olarak son dönemde salgınla mücadelenin yanı sıra dış politikada da pek çok başarıya imza attık. Gelişmiş ülkelerin bile aralarında maske savaşına tutuştuğu bir dönemde biz tüm dünya ile emsalsiz bir dayanışma sergiledik. Filistin’den Somali’ye, Tunus’tan Brezilya’ya, İtalya’dan Amerika, İngiltere, İspanya, Ukrayna’ya kadar her kıtadan, her inançtan 125 farklı ülkeye tıbbi yardım malzemesi gönderdik, ayrım yok. 128 ülkeden 80 bin vatandaşımızı salgın döneminde Türkiye’ye getirerek ailelerine kavuşturduk. Ülkemiz milyarlarca insanın can derdine düştüğü bir süreçten hamdolsun güçlenerek itibarına itibar katarak çıkmıştır.

“İDLİB’İN TEKRAR BİR ÇATIŞMA ORTAMINA SÜRÜKLENMESİNE GÖZ YUMMAYACAĞIZ”

Cumhurbaşkanlığı Hükûmet Sistemi’nin getirdiği avantajları çok iyi kullanarak içeride verdiğimiz başarılı verdiğimiz mücadeleyi dış politika sahasına da yansıdı. İdlib’de Rusya ile 5 Mart’ta imzaladığımız muhtıra sonrasında tesis ettiğimiz sükûnet ortamının bozulmasına izin vermedik. Her ne kadar rejim güçleri son birkaç gündür provokasyonlarını arttırmış olsalar da İdlib’in tekrar bir çatışma ortamına sürüklenmesine göz yummayacağız. İlgili birimlerimizle süreci yakından takip ediyor, gereken her türlü önlemi alıyoruz.

“BÖLÜCÜ TERÖR ÖRGÜTÜNE NEFES ALDIRMIYORUZ”

Yine bu süreçte bölücü terör örgütünün yeniden palazlanma girişimlerine müsaade etmedik. Irak’ın kuzeyinde yuvalanan PKK’lı teröristlere yönelik operasyonlarımızı kesintisiz bir şekilde sürdürdük. Terör örgütünün ekmeğinin peşindeki işçiyi, insanımıza yardım götüren Vefa Sosyal Destek Gruplarını hedef alan kalleş eylemleri içerideki ve dışarıdaki sıkışmışlığının en bariz ifadesidir. Kahraman güvenlik güçlerimizin mücadeleleri, istihbarat birimlerimizin katkıları, SİHA’larımızın desteğiyle bölücü terör örgütüne nefes aldırmıyoruz. Türkiye 40 yıla yaklaşan bölücü terörle mücadelesinde tarihinin âdeta altın çağını yaşıyor. Son terörist de etkisiz hâle getirilene kadar mücadelemizi kararlılıkla sürdüreceğiz. Emperyalistlere tetikçilik yapanlar, vatandaşlarımızın hayatına, malına, namusuna kasteden alçaklar kendilerini bekleyen acı akıbetten kurtulamayacaklardır. İnşallah Türkiye bölgedeki kardeşlerimizin de desteğiyle terör belasını çok yakında gündeminden tamamen çıkartacaktır.

“LİBYA’NIN EN KISA SÜREDE ÖZLEMİNİ ÇEKTİĞİ HUZUR ORTAMINA KAVUŞMASI İÇİN ÇALIŞIYORUZ”

Aziz milletim; geride bıraktığımız dönemde en güzel haberleri aldığımız yerlerin başında hiç şüphesiz Libya vardır. Darbeci Hafter ile destekçilerinin Trablus’u ve Libya’yı işgal planı hamdolsun hezimetle sonuçlanmıştır. Uluslararası meşruiyeti haiz Millî Mutabakat Hükûmeti darbecileri Trablus’tan tamamen söküp atmayı başarmıştır. Çöl Aslanı Şehit Ömer Muhtar’ın torunları sağdan-soldan topladıkları lejyonerlerle Libya’yı işgale yeltenenleri işgale yeltenenleri Trablus kapılarında bozguna uğratmıştır. Daha bir yıl öncesine kadar Libyalı kardeşlerimize ömür biçen darbecilerin bugün kaçacak delik aradığını görüyoruz. Her zaman dediğimiz gibi zor oyunu bozar. Ülkemizin destekleri, Millî Mutabakat Hükûmeti’nin kararlı duruşuyla Libya’ya kurulan uluslararası tuzak bozulmuştur. Son dönemde sahada elde edilen neticeler inşallah çok daha büyük zaferlerin, çok daha büyük başarıların müjdesi olacaktır.

Libya’nın tamamında barış, huzur ve adalet tesis edilene dek Libyalı kardeşlerimizi desteklemeyi sürdüreceğiz. Askerî eğitimden devletin yeniden inşasına kadar her hususta elimizdeki imkânları kardeşlerimiz için seferber edeceğiz. Biz darbecilerin, emperyalistlerin yanında değil biz Libyalı kardeşlerimizin yanında yer alacağız. Sağlıktan ulaşıma, enerjiden savunmaya, kurumsal kapasitenin geliştirilmesine kadar ihtiyaç duydukları tüm alanlarda Türkiye’nin birikimini ve tecrübesini Libya halkının istifadesine sunacağız. Biz medeniyetlerin beşiği Akdeniz’de asla gerilim istemiyoruz. Biz Libya’da daha fazla kan ve gözyaşı görmek de istemiyoruz. Denizden komşusu olduğumuz Libya’nın en kısa sürede özlemini çektiği huzur ortamına kavuşması için çalışıyoruz. Libya’daki soruna askerî çözüm bulunamayacağını, petro dolarlarla Libyalıların iradesinin satın alınamayacağını artık herkesin kabul etmesi gerekiyor.

“LİBYA’NIN GÜVENLİĞİNİ VE ESENLİĞİNİ İSTİYORUZ”

Türkiye’nin kimsenin ne toprağında ne de doğal kaynaklarında gözü vardır. Biz sadece asırlara sâri güçlü dostluk ve kardeşlik bağlarımızın bulunduğu Libya’nın güvenliğini ve esenliğini istiyoruz. Zor günlerinde hiçbir hesap yapmadan Libya halkının yanında yer aldığımız gibi, iyi günlerinde de onlarla birlikte kazanacağımız bir iklimi oluşturmanın gayretindeyiz.

Libya meselesi, Türk savunma sanayiinin gücü yanında ülkemizdeki muhalefetin çapını da göstermiştir. Muhalefetin milletimizin çıkarlarını savunmak gibi bir derdinin olmadığı bir kez daha ortaya çıkmıştır. Ülkemizde darbecilere ve emperyalistlerin beslemesi terör yapılarına destek verenler Libya’da da aynısını yapmıştır. Öyle ki Libya’nın özellikle Türkiye’nin Libya Hükûmeti’yle imzaladığı deniz yetki alanları anlaşmasından dahi rahatsız olmuşlardır. Doğu Akdeniz’de petrol arama faaliyetlerimize Rumlarla aynı tepkileri vermişlerdir. Libya halkıyla köklü kardeşlik bağlarımıza aldırmadan Libya’da ne işiniz var diyebilmişlerdir. Hatta Birleşmiş Milletlerin tek meşru otorite olarak tanıdığı Libya Hükûmeti’ne terörist iftirası atacak kadar ileri gitmişlerdir. Ülkemizin Libya’da çamura saplanması, başarısız olması için çok beklediler. Türkiye ve Libya halkı olarak tarihî bir başarıya imza atarak hamdolsun bunların heveslerini bir kez daha kursaklarında bıraktık, bırakacağız. İnşallah önümüzdeki dönemde hem içerideki hem de dışarıdaki darbe heveslilerini, terör örgütü sevicilerini, sömürge zihniyetlilerini hüsrana uğratmaya devam edeceğiz.

Bu düşünceyle sözlerime son verirken aldığımız kararların ülkemiz ve milletimiz için hayırlara vesile olmasını Allah’tan diliyorum. Rabbim yar ve yardımcımız olsun diyor, sizleri bir kez daha sevgiyle, saygıyla selamlıyorum. Kalın sağlıcakla.” Haber Merkezi

ZİYARETÇİ YORUMLARI

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu aşağıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.

BİR YORUM YAZ

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.

Copy Protected by Chetan's WP-Copyprotect.