TEK ADAM YÖNETİMİNDEN SİSTEM DEVLETİNE DÖNÜŞ MUTABAKATI
Millet İttifakı, yayınlamış olduğu mutabakat metni ile; tam bağımsız, hak ve hukuku üstün tutan, şeffaf, denetlenebilir ve kendi içerisinde otokontrolü sağlayacak bir sistem kuracağını vaat ediyor.Artık kişilerden çok sistemin üstün tutulduğu ve geleceğe daha güvenle bakılmasını sağlayacak bir mutabakat metni ilan edildi. Kendi içinde geliştirilebilecek birçok maddeyi ihtiva eden metinde öne çıkan bazı hususları değerlendirmekte ve bu minvalde kamuoyunu aydınlatmakta yarar görüyoruz.
YÖNETİM
Öncelikle mutabakat metni, “şahıs” devletine son vermeyi vaat etmesi bakımından oldukça önemlidir. Nitekim topyekûn ülkeyi etkileyecek ve tehlikeye atabilecek kararlar ancak güçlü bir “parlamenter sistem”in tesisiyle engellenebilir. Böylece ülke, tek adam aklıyla değil, kolektif bir oluşumun aklıyla yönetilir. Kişilerin sübjektif ve tarafgir davranış ve kararlarının kontrol altına alınabilmesi devletin bekası açısından çok değerlidir.Mevcut sistemde bakanlıkların il müdürlüklerine, valiliklerin parti il başkanlığı seviyesine indirilmiş olduğu utanç verici bir gerçektir. Bununla birlikte tarihte çokça örneğini gördüğümüz, yakın zamanda da Putin ile somutlaşan bu tarz yönetimlerin vereceği zararlar, ancak ortak aklın devrede olduğu bir yönetim sistemiyle bertaraf edilebilir. Bu şekilde daha sağlıklı kararların alınabileceği ortadadır. Öte yandan Seçim barajının düşürülmesi bu itibarla önemlidir. Zira temsil gücü yüksek demokrasilerin başarısı her platformda kendini göstermektedir.
HUKUK
Bir devletin olmazsa olmazı ve en hayati organıdır. Yıllarca tek adam rejiminde bütün hukuksal uygulamaların tersyüz edildiğini düşünürsek metinde yer alan kararların ne kadar gerekli olduğu daha iyi anlaşılacaktır. Evrensel hukuk ilkelerinin öncelendiği ve hâkimlerin/savcıların denetlenebilir olduğu ve bulandırılan hukukî süreçlerin şeffaf karar alma sürecine evrilmesi gerektiği herkesin malumudur.Dolayısıyla mutabakatın vaat ettiği yeni sistem, özel yetkili mahkemelerle her türlü usulsüzlüğün kılıfına uydurulduğu, kaotik guguk sisteminden hukuka geçişin ilanıdır. Bu nedenle KHK’ların bezdirdiği adalet sisteminin ıslahı bakımından metindeki vurgular gayet isabetlidir. KHK mağdurlarının konusu yalnızca FETÖ üzerinden değerlendirilemeyecek kadar önemlidir. Zira sistem kökünden çürümüş durumda olduğundan, düzeltilmesi adına atılacak her adım değerlidir.
EKONOMİ
Son yıllarda dünyayı da derinden etkileyen salgın sürecinin oluşturduğu ekonomik buhran, en çok da ülkemizi etkilemiştir. Burada hükümetin karar alma sürecindeki yetersizliği ve affedilemez hataları ekonomiyi derinden yaralamıştır. Ülke enkaza dönmüş ve milletçe borç batağına sürüklenmiştir. Bu kaotik durumdan kurtuluşun yolu “üretimin artırılması” ve göz göre göre düşürülen Türk Lirası’nın değerini yükseltmekten geçmektedir. Nitekim metinde yer alan kararlar “ülkenin zenginliğinin birkaç kişi ve şirket” arasında el değiştirmesini önlemeyi amaçlamaktadır.Yerli üretimin desteklenmesi şarttır. Ülkenin açık bir pazar haline getirilip alım gücünün dibe çekilmesi ve zenginliğin tabana yayılamıyor olmasının önüne geçmek bakımından mutabakat metnindeki kararların acilen hayata geçirilmesi gerekmektedir. Özellikle “Kur Korumalı Mevduat” sistemi gibi ülkenin kaynaklarının haksız bir şekilde birilerine aktarılmasına neden olan büyük hatadan dönülmesi şarttır.Kanal İstanbul başta olmak üzere sadece ranta dayanan ve ekonomiye hiçbir faydası olmayan projeler sonlandırılarak yerine daha yararlı ve ekonomiye direkt etki edecek projelerin hayata geçirilmesi elzemdir. Bu bağlamda mutabakatta yer alan tarım ve hayvancılık ile ilgili alınan kararlar oldukça yerindedir. Değeri ileriki yıllarda daha iyi anlaşılacaktır.Kamuda “çoklu maaş” döneminin sonlandırılması ve Varlık Fonu’nun kapatılması, ülkenin varlıklarının belli kişilere peşkeş çekilmesini önleyecektir. Bu durum, vicdanları yaralayan bir konudur. Şeker başta olmak üzere temel besin maddelerinin devlet garantisi ile tekrar üretilecek olması da ayrıca vurgulanması gereken bir husustur. Ayrıca gıda fiyatları ürkütücü boyutlara ulaşmıştır. Bu fiyatlar üzerindeki tekelin kaldırılması ancak bu yolla mümkündür. Zira konu “ekmek bulamıyorlarsa pasta yesinler, porsiyonları küçültsünler” boyutuna geçmiştir.
SAĞLIK
Şehir hastanelerinin hantallığı ve binaların sürdürülemez bir beton yığını haline geldiği açıktır. Bunların ıslahı ve yüklerinin azaltılması açısından kapatılmış olan devlet hastanelerinin tekrar hizmete açılması özellikle şehir hastanelerine uzak mahalle ve bölgelerde oturan insanların sağlık hizmetine ulaşması bakımından önemlidir.Sağlık çalışanları ve hemşireler için yapılması planlanan iyileştirmeler de hizmet kalitesini artıracaktır. Sağlık çalışanlarının ötekileştirilmeden kendini değerli hissetmeleri sağlanacaktır.
EĞİTİM
4’lü eğitim sisteminin yerine getirilmesi planlanan 1+5+4+3 sistemi pedagojik açıdan daha doğrudur. Uzun süreli zorunlu eğitimin olumsuzlukları ortadayken mevcut sistem gelişim psikolojisine aykırıdır. Eğitim, ciddi manada ihmal edilmiş görünmektedir. Bununla ilgili alınacak olan her türlü iyileştirme gelecek planlaması açısından hayati öneme haizdir.KPSS ve benzer merkezi sınavların güvenliği ve değeri vurgulanmıştır. Bu noktada mülakat zulmüne son verilmesi yerinde bir karardır. Bir bakıma nepotizm yasası denilebilecek kamuda akraba istihdamının önüne geçilecek olması önemli bir müjdedir. Merkezi Sınav Sistemi şaibelerden bir türlü kurtulamamıştır. Bu metin ile gençliğin adalet ve şeffaflık beklentisi sağlanacaktır. Üniversiteleri YÖK’ün tasallutundan kurtarmak ve akademisyenlerin üniversitelerin yönetiminde söz sahibi olması da ayrıca önemli bir husustur.
DIŞ POLİTİKA
İsrail-Filistin arasındaki çözümsüzlüğe karşı iki devlet vurgusu Saadet için pek kabul edilebilir gibi görünmese de kısa vadede Filistin’in güçlendirilmesine hizmet edecekse değerlendirilebilir. Zaten HAMAS da işgalcilerin 1967 sınırına dönmesini talep etmektedir. Bu madde bağlamında alınacak kararlarda Filistin’in bağımsızlığının vurgulanmış olması önemli bir gelişmedir.Dış politikada yürütülen agresif ve hamasete dayalı tutum yerine barışçıl ve gerçekçi çözümlerin vaat ediliyor olması da önemlidir. Bu aynı zamanda mülteci krizinin çözümü açısından da olmazsa olmazdır. Sınır güvenliğimiz bir beka sorunudur ve ciddiyetle ele alınmalıdır. Yabancı düşmanlığı yapılmadan rasyonel ve insancıl çözümlerin hayata geçirilmesi Millet İttifakı’nın önceliğidir. Başta Aselsan olmak üzere savunma sanayisine yatırımlar güçlendirilerek devam edecektir.AB’ye üyelik konusu kendi milli ve manevi değerlerimizden ödün vermediğimiz ölçüde değerlidir. Zira üyeliğin muhtevası evrensel hukuk ilkelerinin hayata geçirilmesi üzerinden sürdürülecekse destek verilmelidir ki, metindeki vurgu da bu yöndedir. Türkiye, kendine has karakteristiği ile vazgeçilmez bir konuma ve yüksek değerlere sahip bir ülkedir.
GÜVENLİK
Genelkurmay ile ilgili alınan kararlar eski askeri vesayeti hortlatabilir endişesine neden olsa da güçlü ve bağımsız bir parlamenter sistemde askeri vesayetin etki etmesinin mümkün olmadığı ortadadır. Demokrasinin, hak ve özgürlüklerin teminat altına alındığı hiçbir sistemde askeri vesayet etkili olamaz.Askeri vesayetin etkili olduğu sistemler, daha ziyade hukukun yozlaştığı ve demokrasinin devre dışı kaldığı ülkelerdir. Ayrıca şu anki durum daha kaotiktir. Zira savunma bakanı, parti il başkanı gibi hareket etmek zorunda bırakılmıştır. Nitekim parti gençlik kollarıyla toplantılar yapılmaktadır. Sınırları belli ve hukuki olarak da teminat altına alınan bir askeri sistem zarar değil, yarar getirir ki bu beka sorununa dair en etkili yöntemdir.Tank-Palet fabrikası başta olmak üzere Türk Telekom, Turkcell, limanlar ve havaalanları gibi hayati öneme sahip yerler hızla millileştirilecektir. Her durumda yerlilik ve millilik vurgusu yapanların devleti getirdiği durumun izahı yoktur. Askeri liselerin ve harp akademilerinin tekrar açılması ordunun ihtiyaç duyduğu kalifiye eleman ihtiyacını karşılayacaktır.Bununla birlikte iş hayatı, ailenin korunması, çevre (ormanlar ile ilgili alınan kararlar), nükleer enerji, uyuşturucu ile mücadele, TRT ve AA’nın özelleştirilmesi, KYK kredilerinin ve bursların artırılması, eğitimde KDV indirimi, YÖK’ün durumu ile ilgili alınan kararlar şeklinde uzayan bu liste açıkçası Saadet Partisi’nin bir seçim programını andırmaktadır.Sonuç olarak; metinde yer alan bazı hususlar tartışmaya ve eleştiriye açıktır. Hükümet programı sayılabilecek bir metni Saadet Partisi tek başına hazırlasaydı bile ancak birkaç madde/başlık değişik olurdu. Millet İttifakı’nın “Ortak Politikalar Mutabakat Metni” bu şartlarda olabileceklerin en iyisi diyebiliriz.
Doç. Dr. Necmettin Çalışkan