Türk Kızılay Genel Başkanı Kınık'tan İdlib için insani yardım çağrısı
Sınır ötesi yardımların kesilmesi demek buradaki insanların ölüme terk edilmesi demek, dolayısıyla bu da bir insanlık suçudur
Türk Kızılay Genel Başkanı Kerem Kınık, İdlib için insani yardım çağrısında bulunarak, “Sınır ötesi yardımların kesilmesi demek buradaki insanların ölüme terk edilmesi demek, dolayısıyla bu da bir insanlık suçudur.” ifadesini kullandı.Kınık, Cilvegözü Sınır Kapısı’nda yaptığı basın açıklamasında, İdlib’de kasım ayının başından bu yana artan saldırılar nedeniyle 250 bini aşkın insanın sınırlara akın ettiğini söyledi.Bu insanların durumlarını yerinde görmek için İdlib’e gittiklerini belirten Kınık, şöyle devam etti:”Durum gerçekten içler acısı. İdlib’in Halep’i Şam’a bağlayan M-5 yolu üzerindeki bazı yerleşim birimleri tamamen boşalmış durumda. Özellikle Marat El Numan, Serakip bölgesi ki şehir merkezlerinde birisinde 70 bin diğerinde de 50 bin insan yaşıyordu, bunların tamamı bu iki şehri, kasabayı boşaltmış durumda. Tamamen bir hayalet şehre dönüşmüş. Yaklaşık köylerle beraber 250 bin insan Türkiye’ye yakın bölgelere sığınmış durumda. Bunlar ağırlıklı olarak camilerde, okullarda, çadır kentlerdeki akrabalarının yanlarına sığınmış durumdalar fakat halen açıklarda kalan özellikle zeytin ağaçlarının altında, yağmurun altında, çamurun içinde bekleşen insanlar gördük. Caminin içine sığınan insanların arasında, caminin içinde doğum yapan kadınlar gördük. Çok acı hikayeler anlatıyorlar. Çok ciddi sıkıntılar var. Elimizden geldiği kadar bu insanlara yardım etmeye çalışacağız.”Kınık, özellikle açıkta bulunan insanların ağır kış şartları nedeniyle acilen çadırlara alınması için AFAD ile tespit ettikleri yeni kamp alanlarında çadır kuracaklarını bildirdi.Şu an için yaklaşık 6-7 bin kişilik acil kapasite oluşturduklarını ifade eden Kınık, “Mevcut çadır kentlerimizin içindeki kapasiteleri artırıyoruz. Ekmek, süt, gıda malzemesi, hijyen setleri, battaniye, giysi gibi sevkiyatlarımız özellikle şu an gelmiş olan insanlara yönelik devam ediyor.” diye konuştu.Bombardımandan kaçan insanların çok acıklı hikayeler anlattığını dile getiren Kınık, bir ailenin kendisiyle, “çocuklarının cenazelerini çöken binanın içinde bırakarak kaçmak zorunda kaldıklarını” paylaştığını aktardı.
“İdlib’deki Kara Bulutları İyiliğin Gücüyle Dağıt” kampanyası
Kerem Kınık, durumun gerçekten içler acısı olduğunu vurgulayarak şu ifadeleri kullandı:”Dünyaya bu anlamda çağrımızı yineleyeceğiz. Dünyadan buraya yapılacak olan yardımların acilen artırılması gerekiyor. Vatandaşlarımıza, her zaman olduğu gibi bu yükü 2011 yılından bu yana dünyada en fazla taşıyan millet olarak milletimize tekrar dönüyoruz ve bu insanlara tekrar yardım eli uzatmaya çağırıyoruz. Gerçekten durumları içler acısı, kendi kendilerine bırakırsak ölüme terk etmiş olacağız bu insanları. Bu yüz binlerce insanları ülkemizin içine alma ihtimalimiz de yok çünkü bu hem o insanların güvenliğini hem Türkiye’de yaşayan mültecilerin güvenliğini hem de kendi vatandaşlarımızın güvenliğini çok olumsuz yönde etkileyecek. Dolayısıyla acilen bu insanlara Suriye’nin içindeki kamplarımızda, yeni oluşturacağımız kamplarımızda insani destek sağlamak durumundayız.” Bunun için “İdlib’deki Kara Bulutları İyiliğin Gücüyle Dağıt” adı altında kampanya başlattıklarını bildiren Kınık, vatandaşlardan, kampanyaya destek sağlamalarını istedi.
Sınır ötesi yardımların devamı kararı
Rusya ve Çin’in sınır ötesi yardımları veto ettiğini hatırlatan Kınık, devletin ve ilgili kuruluşların bu konudaki baskısının sürdüğünü söyledi.Ocak ayının ilk haftasında Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyinin tekrar toplanacağını dile getiren Kınık, şunları kaydetti:”Şunu ifade edebilirim, İdlib’e, İdlib’in içindeki yaklaşık 4 milyon insana Şam’dan yardım gelmesini beklemek, buradaki ihtiyacın karşılanmasını beklemek gerçekçi değil. Dolayısıyla sınır ötesi yardımların kesilmesi demek buradaki insanların ölüme terk edilmesi demek, dolayısıyla bu da bir insanlık suçudur. Bu çerçevede de uluslararası camiayı da sınır ötesi yardımların devamı noktasında Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyinin kararını uzatması noktasında bir baskıya davet ediyoruz.” (AA)