HER ZAMAN HAKLI ÇIKTINIZ, İNANIYORUM Kİ YİNE HAKLI ÇIKACAKSINIZ!
Geçtiğimiz süreçte gerçekleşen tarihi bir buluşmayı aktarmak istiyorum. Genel Başkanımız Temel Karamollaoğlu, Filistin Gazze hükûmeti eski başbakanı ve HAMAS lideri İsmail Haniye ile bir görüşme gerçekleştirdi. Bazı genel başkan yardımcılarımızın katıldığı, bendenizin de tercümanlık yaptığı görüşmede hoş sohbet, muhabbet faslından sonra adeta tarihe not düşen Haniye’nin mesajını sizlerle paylaşmak isterim.
“Biz Millî Görüş Teşkilatı’nı ve Saadet Partilileri öz kardeşlerimiz gibi görüyor, istikamet çizgisindeki duruşunu takdir ediyor, bütün çalışmalarını ilgiyle takip ediyoruz. Millî Görüş davasından/misyonundan zerre taviz vermeden, bütün zorluklara göğüs gerip, eğilip bükülmeden yoluna devam eden bir harekettir. Biz Millî Görüş camiasına üç hususta hayranlık duyuyoruz ve şükran borçluyuz. Bunlar;
FİLİSTİN DAVASINA BAKIŞ
Birincisi; Filistin Davasına bakışı: Millî Görüş hareketi, başlangıcından günümüze kadar her zaman Filistin Davasını gündeminin ön planında tuttu. Bu bizim için her zaman moral kaynağı olduğu gibi Türkiye’deki kardeşlerimiz içinse bir şuurlanma vesilesi oldu.
Ne zaman savaş uçakları Gazze’yi bombaladıysa o akşam gençlik kollarınız işgalci Siyonist yapılanmanın Ankara, İstanbul konsolosluklarının önünde, şehrin meydanlarında toplanarak yalnız olmadığımızı hissettirdi. Bu duruş, düşmana korku salıyor, halkımıza da büyük moral kaynağı oluyor.
Sizin bu duruşunuzun bir başka önemli yönü diğer ülkelerdeki İslami hareketlere de örnek olarak, onların bu kutsal davaya sahip çıkmasını sağladınız. Sizden önce kimse Müslümanların yeryüzünde Filistin Davası diye bir derdi olduğunu düşünmüyordu, öğrettiniz.”
Büyük bir iktidar gücüne rağmen kuru bir kınamadan daha değerli adımların atıldığı bilinmelidir. Ayrıca kendilerini Müslümanların hamisi olarak görenlerin iktidarı boyunca Kudüs üzerindeki İsrail egemenliğinin/baskısının ne kadar arttığını da unutmamalılar. Gözden kaçan husus, çok konuşan ve bağıranların hiçbir somut eylemde ve tasarrufta bulunmadığıdır.
SURİYE SAVAŞINA YAKLAŞIM
“İkincisi; Suriye konusuna yaklaşımı: Sizin 10 yıl önceki duruşunuza biz ancak bugün gelebildik. Keşke o gün sizi anlayabilmiş olsaydık. Biz prensip olarak faaliyette bulunduğumuz hiçbir İslam ülkesinin iç işlerine karışmaz, kendi faaliyetlerimize odaklanırız.
Ne var ki Suriye konusunda kendimizi bir anda ateşin ortasında ve taraf olarak bulduk. Bunun neticesinde çok perişanlık yaşadık. Karargâhımız dağıldı. Yönetici kardeşlerimiz Şam’ı terk edip başka ülkelere sığınmak zorunda kaldı. Yüz binlerce Suriyeli öldü ve milyonlarcası ülkeyi terk etmek zorunda kaldı.
Kısaca herkes pişmanlık yaşadı. Keşke sizin başında söylediğiniz gibi “İslam ülkelerinde hiçbir gerekçeyle iç savaş olmamalı” sözünü zamanında anlayabilseydik.
AYRIM YAPMADAN HERKESİ KUCAKLAMAK
Üçüncüsü; ayrım gözetmeden herkesi kucaklayabilme: Sizin “Suudi Arabistan mutaassıptır, İran Şia’dır, Afganistan Taliban’dır” gibi herhangi bir ayrım yapmadan, bütün İslam ülkelerini eşit mesafede kucaklayarak, farklılıklarına rağmen dengeli şekilde aynı potada eritmeniz hayranlık duyduğumuz bir durum. İslam birliği ideali ve kardeşlik uygulamasını hayal olmaktan çıkarıp pratikte gösteriyorsunuz.
HER KONUDA HAKLI ÇIKTINIZ
Bütün bunlarla beraber belirtmek istediğim asıl husus şudur; 50 yıllık geçmişinizde sürekli istikrarlı ve istikamet çizgisi üzerinde oldunuz. Her zaman yerinde, isabetli ve doğru kararlar aldınız. Ancak nadiren de olsa “Bu kardeşlerimiz bu defa hata yapıyorlar” dedik.
Mesela 1974’lerdeki Kaddafi olayında, 1982 Hama olaylarında, ardından Suriye iç savaşında ve son olarak Ortadoğu’da meydana gelen Arap Baharı’nda. Arap Baharı olduğu zaman biz “Diktatörler devriliyor, yaşasın özgürlük!” naraları ve sevinç çığlıkları atarken siz “Bu bahar değildir, Siyonizm kadro değiştiriyor” dediniz ve haklı çıktınız.
Özetle hep doğru çizgideydiniz. Yanlış olduğunuzu zannettiğimiz durumlarda da yine siz haklı çıktınız.
Bugünkü duruşunuzun sırrını çözemesek de eminim ki bu tavrınızda da yine siz haklı çıkacaksınız!”
Sonuç olarak şunu belirtmek isteriz ki; Millî Görüş çizgisinin adalet ve eşitlik çerçevesinde, insanlığın yararına olacak konularda, ilkelerinden sapmadığı her masaya oturabileceği Haniye’nin tespitlerine de yansımıştır. Millî Görüş’ün, basit siyasi hesapların uzağında, insanlığın sulh ve refahı için Allah’ın rızasını gözeterek hareket ettiği bilinmelidir.
Samimiyet ve dürüstlük çerçevesinde atılan her adımın yanında yer almak kadar doğal ne olabilir? Kısır, ideolojik çekişmelerin İslam dünyasını getirdiği tablo ortada iken havanda su döven ve hamasetle beslenen odaklardan uzak bir şekilde hareket edildiği açıktır.
İyi niyetle alınan tüm kararların ecri ve bereketi vardır. İhanet etmediği bilinen idarecilere itaat edilir. Evet, HAMAS lideri İsmail Haniye’nin sözünü tekrarlayalım; “Eminim ki yine haklı çıkacaksınız!”
Doç. Dr. Necmettin Çalışkan