OTİZMDE AİLENİN ROLÜ
Otizmde ailenin rolü; Şunu unutmayalım ki otizmli bir çocuğa sahip olmak her şeyin sonu değildir. Çocuğunuzun durumunu ne kadar erken kabul ederseniz, sizin ve çocuğunuzun durumu daha iyi olacaktır. Bu tutum, sizi daha mutlu kılacak, çocuğunuzun özelliklerine ve yapabileceklerine göre eğitim verilmesini sağlayarak, gelişimine katkıda bulunacaktır. Çocuğun erken teşhisi, rehabilitasyonu, daha hızlı gelişmesini sağlayacaktır. Kabullenmeyi ertelemeniz, sorunu ortadan kaldırmayacaktır. Aksine, daha sonra otizmi kabullenmek için kaybettiğiniz zaman için üzüntü duyabilirsiniz.
Otizm tedavisinde devamlılığın önemi
Otizm ile mücadelede ailenin rolü çok büyüktür. Çocuğa verilen eğitim ve uygulanan yöntemlerin devamlılığını sağlamak, çocuğun edindiği becerilerin genellenebilir olmasına katkıda bulunmak ailenin iş birliği ve özverili çalışmalarıyla mümkündür. Aile ve eğitimcinin iş birliği ne kadar sıkı ve düzenli ise çocuk da o oranda başarı gösterebilir. Dolayısıyla, otizmde, yapılandırılan bir düzenin devamlılığı, ailenin uygulanan yönteme inanması, okulda çalışılan etkinliklerin evde tekrarlanması ve en önemlisi de çocuğuna nasıl davranması gerektiğini öğrenmesiyle sağlanabilir.Eğitimcilerin okulda başlattıkları programları, aile sokakta, toplu taşıma araçlarında, markette, alışveriş merkezinde, evde yani çocuğun hayatına dokunan her alanda devam ettirmelidir. Bu anlamda, aile ile iş birliği, ailenin eğitimcinin uyguladığı yöntemleri doğru bir şekilde devam ettirmesi, çocuğu üzerinde eğitsel kontrol sağlayabilmesi çok önemlidir. Dolayısıyla, otizmde çocuk ve aile eğitimi esastır.
Otizm kabullenme evreleri
Çocuğuna teşhis konulduktan sonra aile fertleri bu durumu kabulleniş sürecinde bazı evreler yaşarlar. Bu evreler her aile ferdi için farklı uzunluk ve yoğunlukta yaşanır. Başlangıçta kuvvetli bir şok yaşarlar. Bazıları bu gerçekten kaçarlar ve bu durumu inkar ederler. Bu dönemde bir depresyon süreci yaşanabilir. Acı ve depresyon bazı ebeveynlerde yaşam boyu sürebilir. Neden ben sorusuyla ifade edilen kızgınlığın bir türü de yaşamlarını altüst ettiği için çocuğa duyulan kızgınlığın diğer aile fertlerine yöneltilmesi şeklinde yaşanan kızgınlıktır. Ebeveynler sıklıkla birbirlerini suçlarlar. Öte yandan suçluluk duygusu kişilerin üstesinden gelmekte en çok zorlandıkları duygudur.
Rehberlik almak çok önemlidir
Bu süreçleri yaşarken bu duyguların kaynağının özür durumu olduğunu anlamaları için rehberliğe ihtiyaç duyacaklardır. Kabullenme ve uyum süreci ailelerin mevcut durumu sindirip şimdi ben ne yapabilirim dedikleri süreçtir. Bu süreçle birlikte harekete geçip çocukları ve kendileri için yapması gerekenlere yoğunlaşabilirler. Bu sizin kendinizi yalnız yada çaresiz hissetmemenize yardımcı olacak ve teşhis sonrası ailenizde yaşanan ilk şokun üstesinden daha çabuk gelmenizi sağlayacaktır. Engelli bir çocuğunuz var diye yaşamdan kopmamalısınız. Arkadaşlarınızla buluşmaya, sevdiğiniz sosyal faaliyetleri yapmaya, kendinizin değerli olduğunuzu hissetmeniz için çalışmaya ya da bir hobiyle uğraşmaya mutlaka vakit ayırmalısınız. Gerek görürlürse psikolojik destek almaktan asla çekinmemelisiniz.
Otizmli birey toplumun bir ferdidir
Her otizmli birey toplumun birer ferdidir. Otistik çocuk toplumdan uzak tutulmamalı, aksine, diğer anne ve babaların yaptığı gibi, parklara götürülmeli, onlarla oyun oynanmalı, otobüse binmeli ve dışarıda yemek yenilip, dolaşılmalı, sosyalleşmelidir. Onların da normal bir yaşamı öğrenip, bu yaşama alışmaya ve adapte olmaya ihtiyaçları vardır. Otistik çocuğu olan aileler, diğer insanların tepkilerinden çekinebilirler, ancak bu eğitimsizliğin sebep olduğu toplumsal bir yanlıştır. Otistik bir çocuğa hem özel hem de normal davranılması gerekmektedir. Onun dünyayı algılama biçimi, diğer çocuklarınkinden farklıdır ve bu nedenle farklı bir yaklaşım beklerler. Ancak göz ardı edilmemesi gereken bir unsur da, ona normal davranışların gösterilmesinin de ihmal edilmemesi gerekliliğidir. Aferin diyerek, duygusal ve fiziksel ödüller vermek başını okşamak, ya da hayır deyip kızmak, yüzün asılması gibi tepkileri algılayabilir. Kısaca ona normal davranın, o normalin ne olduğunu ancak böyle öğrenebilir. O konuşmasa da aile onunla konuşmalı, o oynamasa da onunla oyun oynamalıdır. Belki hemen o an tepki alınmaz, ama belli bir süre sonra tepki alınabilir. Tüm bunları uygularken aile bireyleri olarak çocuğumuzun teknolojik aletlerden (bilgisayar, televizyon, tablet) uzak durmasını sağlamalı ve bununla birlikte sosyal anlamda gelişmesini sağlamalıyız. Aksi taktirde çocuk sadece bunlara odaklanıp kendi dünyasında yaşamaya devam eder, kendini kapatır iletişime geçmez ve sosyalleşmez , etraftaki çoğu şey ilgisini çekmez. Sonuç olarak bütün bunları ilk önce aile olarak kabullenmeli, daha sonra kendimize iyi eğitim alıp tam anlamı ile güvenebileceğimiz bir eğitim kurumu bulmalı ve eğitimcilerin uyguladığı çalışmaları ve kuralları bizde tam anlamı ile evde uygulayıp elimizden geldiğince çocuğumuzun gelişimine katkıda bulunmalıyız.
Ayrıca Televizyon kapandığında tepki vermeyen çocuğa dikkat edelim.Çocuklara iki yaşından önce kesinlikle televizyon izlettirmeyin, cep telefonu ve tabletle buluşturmayın. Bunu çok sık söylüyorum ancak yine de günlük hayatta maalesef ailelerin buna uymadığını ve çocukları televizyon karşısında bıraktığını görüyorum. Çocuk televizyon izlerken sağlıklı çocuklarda seslenseniz, işaret etseniz, dikkatini çekmeye çalışsanız da başarılı olamazsınız. Televizyonu kapattığınızda otizmli olmayan çocuklar yeniden sosyal hayata döner, size cevap ya da tepki verir. Otizmli çocuklar ise televizyon kapandığı zaman bile yeterli bir tepki vermez, göz teması kurmaz, oyun başlatmaz, işaret etmez, anne ve babasının ilgisini çekmeye çalışmaz. İlgisiz halleri devam eder. İşte anne babalar bu belirtiyi kesinlikle kaçırmamalı. Eğer çocuk, televizyon kapandıktan sonra da etrafındakilerle iletişim kurmuyorsa mutlaka bir uzmana başvurun. Bununla beraber, genel anlamda, 18-24 ay arasındaki çocuk göz teması kurmuyorsa; sosyal oyunlara katılmıyor, aile ile gülmüyorsa; bir şeyi işaret etmiyor, işaret edilen yere bakmıyorsa yine bir uzmana başvurmanız doğru olacaktır. Yahya TURAN