BAYRAKDAR: OKUL YÖNETİCİLERİ MUTSUZ
Eğitim-Bir-Sen Hatay Şube Başkanı İsmail Bayrakdar, okul idarecilerinin pandemiden deprem sürecine kadar çok farklı işlerde çalışmak zorunda kaldıkları için mutsuz olduklarını belirtti.
Tüm zorlu süreçlerde özveriyle görev alan okul yöneticilerinin takdir edilmek yerine sürekli eleştirilmeye de katlanamadıkları için idarecilik görevlerinden istifa ettiklerini de sözlerine ekleyen Bayrakdar, yakın zamanda okullarda idarecilik yapacak kimseleri bulamayacaklarını aktardı.
Başkan Bayrakdar eğitimcilerin sorunlarıyla ilgili yetkililere yönelik yaptığı açıklamada; “Okul müdür ve müdür yardımcıları kendi alanlarında olsun olmasın, bütün işlerde kendilerine görev verilmesinden kaynaklanan yorgunluk ve bitkinlikle artık görevlerini hem eskisi kadar verimli hem de eskisi kadar istekli yapamıyorlar. Daha birkaç yıl öncesine kadar pandeminin getirdiği sıkıntıların çözümünde de okul yöneticisi arkadaşlarımız bütün riskli görevleri üstlenmişlerdi. Mesela; Filyasyon ekiplerin yer almak, yaşlıların paralarını bankadan çekip evlerine teslim etmek, hastalığa yakalanmış olanların ilaçlarını evlerine teslim etmek, hatta hastalığa yakalanmış olanların, dışarı çıkıp çıkmadıklarını kontrol etmek gibi birçok görevi bu arkadaşlarımız (gönüllü olarak) yaparken aynı zamanda okuldaki görevlerini de eksiksiz olarak yerine getirmeleri gerekiyordu. Pandemi dönemini bitirdik 6 Şubat depremi meydana geldi. Yine okul yöneticileri depremin ilk gününden itibaren sahada var güçleriyle çalışıyorlar. Depremde yıkılan, hasar gören okullarının iş ve işlemlerini elektrik, su, ulaşım ve internet olmasa da yapmak zorundalar ve yapıyorlar. Kalacak yerim yok dediğinde “git okulda yat” dediler, gidip okulda yattılar. Çadır kentlerin altyapısından, üst yapısına kadar, oraya yerleşen insanların giriş çıkışları, kayıt işlemleri; tuvalet, banyo, elektrik, su sıkıntıları hatta gıda maddelerinin taksimatında dahi bu arkadaşlarımız görev aldılar.
OKUL YÖNETİCİLERİ ESKİSİ KADAR VERİMLİ DEĞİLLER
Okulların açılma hazırlıkları yapıldığı dönemde okullarını eğitim öğretime hazırlamaları gerekirken yine birkaç işi bir arada yapma görevi verildi. Okuldan tayini başka illere çıkan personelin ilişiğini kesmek, okuluna atanan öğretmenleri göreve başlatmak, (bazı okullarımıza 30-40 öğretmen atandı ve 30-40 öğretmen de ayrıldı ) nakil giden öğrencilerin nakillerini göndermek, nakil gelen öğrencilerin nakillerini almak, öğretmenlerin maaşlarını, ek derslerini yapmak velilerden gelen taleplere cevap vermek, il ve ilçe milli eğitim müdürlüklerinden gelen yazılara gününde, saatinde hatta dakikasında cevap vermek, okulda tamirat ve onarım varsa usta bulmak, malzeme bulmak, deprem nedeniyle kırılan, (ısınmak için )yakılan sıraları, masaları hazır hale getirmek, malzeme bulmak. Benim aklıma gelenler bunlar. Bilmediğim ve şu anda aklıma gelmeyen birçok konu ile ilgili iş ve işlemleri yapmak. Bu da yetmiyormuş gibi konteyner kentlerde uzun süreli görevler almak. Bütün bunlar depremin ilk gününden beri sahada çalışan yönetici arkadaşlarımızın yaptıkları işler. Zor şartlarda herkes Hatay’dan ayrılırken bu arkadaşlarımız, eşlerini ve çocuklarını başka şehirlere bırakıp gelerek, alanda çalışmaya devam ediyorlar. Ben bu arkadaşlarımızı depremin ilk günlerinde ısınmak için tenekeden yapılmış sobaların etrafında halka olup ısınırken gördüm. Yazın sıcağında bazen çadırda bazen de konteynerlerde sivrisinekle mücadele ederken gördüm. Yıkılan memleketlerini terk edip gitmediler. Ama şimdi gidiyorlar ya da gitmek istiyorlar. Kimi bu kadar emek verdiği idarecilikten ayrılıp öğretmenliğe geçiyor, kimi de bakanlığın son yapmış olduğu il dışı ve il içi atamalarla başka illere ve ilçelere öğretmen olarak tayin isteyip gidiyor. Okullarımızın birçoğu kadrolu idareciden yoksun hale geldi. Bazen birden fazla okulu bir tek müdür veya müdür yardımcısı idare ediyor çünkü artık kimse müdür ve müdür yardımcısı olmak istemiyor. Arkadaşlarımız, bu kadar çalışmaya özveriye ve gayrete rağmen sözlü olarak takdir edilmek bir yana sürekli eleştirildikleri söylüyor. Ayrıca arka arkaya görev verilmesi ve artık bu görevleri de kaldıracak durumda olmamaları nedeniyle görevlerini bırakıyorlar. Şamar oğlanına dönen idareci arkadaşlarımızın sabrı tükenmiştir. Konteyner kentlerde AFAD görevlisi olmadığı için sürekli bu arkadaşlarımıza görev verilmesi arkadaşlarımızı idarecilik görevlerini bırakmakla karşı karşıya getirmiştir. Böyle devam ederse istifaların ve tayinlerin arkası gelmeyecek. Okul müdür ve müdür yardımcıları kendi alanlarında olsun olmasın bütün işlerde kendilerine görev verilmesinden kaynaklanan yorgunluk ve bitkinlikle artık görevlerini hem eskisi kadar verimli hem de eskisi kadar istekli yapamıyorlar.
BİRKAÇ İŞİ BİR ARADA YAPIYORLAR
Daha birkaç yıl öncesine kadar pandeminin getirdiği sıkıntıların çözümünde de okul yöneticisi arkadaşlarımız bütün riskli görevleri almışlardı. Filyasyon ekiplerinden tutun yaşlıların paralarını bankadan çekip evde teslim etmek, hastalığa yakalanmış olanların ilaçlarını eve teslim etmek, hastalığa yakalanmış olanların dışarı çıkıp çıkmadıklarını kontrol etmek gibi birçok görevi bu arkadaşlarımız yapmıştı. Aynı zamanda okuldaki görevlerini de eksiksiz olarak yerine getirmeleri gerekiyor. Pandemi dönemini bitirdik 6 Şubat depremi meydana geldi. Yine okul yöneticileri depremin ilk gününden itibaren sahada var güçleriyle çalışıyorlar. Depremde yıkılan, hasar gören okullarının iş ve işlemlerini elektrik olmasa da, internet olmasa da, su olmasa da, ulaşım olmasa da yapmak zorundalar ve yapıyorlar. Kalacak yerim yok dediğinde “git okulda yat” dediler. Gittiler okulda yattılar. Çadır kentlerin altyapısından üst yapısına kadar oraya yerleşen insanların giriş çıkışları, kayıt işlemleri, tuvalet, banyo elektrik, su arızaları gıda maddelerinin taksimatına kadar bu arkadaşlarımız görev aldılar. Okulların açılma hazırlıkları yapıldığı dönemde okullarını eğitim öğretime hazırlamaları gerekirken yine birkaç işi bir arada yapma görevi verildi.
BENDEN SÖYLEMESİ
Okuldan tayini başka illere çıkan personelin ilişiğini kesmek, okuluna atanan öğretmenleri göreve başlatmak, (bazı okullarımıza 30-40 öğretmen atandı ve 30-40 öğretmen de ayrıldı ) nakil giden öğrencilerin nakillerini göndermek, nakil gelen öğrencilerin nakillerini almak, maaşlarını, ek derslerini yapmak velilerden gelen taleplere cevap vermek, il ve ilçe milli eğitim müdürlüklerinden gelen yazılara gününde, saatinde, dakikasında cevap vermek, okulda tamirat ve onarım varsa usta bulmak, malzeme bulmak, deprem nedeniyle kırılan sıraları, yakılan sıraları (soğuk nedeniyle) masaları hazır hale getirmek, malzeme bulmak. Benim aklıma gelenler bunlar. Bilmediğim ve şu anda aklıma gelmeyen birçok konu ile ilgili iş ve işlemleri yapmak. Bu da yetmiyormuş gibi konteyner kentlerde uzun süreli görevler almak. Bütün bunlar depremin ilk gününden beri sahada çalışan yönetici arkadaşlarımızın yaptıkları işler. Zor şartlarda herkes Hatay’dan ayrılırken bu arkadaşlarımız eşlerini, çocuklarını başka illere bırakıp gelip alanda çalışan arkadaşlarımız. Ben bu arkadaşlarımızı depremin ilk günlerinde ısınmak için tenekeden yapılmış sobaların etrafında halka olup ısınırken gördüm. Yazın sıcağında bazen çadırda bazen de konteynerlerde sivrisinekle mücadele ederken gördüm. Yıkılan memleketlerini terk edip gitmediler. Ama şimdi gidiyorlar ya da gitmek istiyorlar. Kimisi bu kadar emek verdiği idarecilikten ayrılıp öğretmenliğe geçiyor, kimi de bakanlığın son yapmış olduğu il dışı ve il içi atamalarla başka illere ve ilçelere öğretmen olarak tayin isteyip gidiyorlar. Okullarımızın birçoğu kadrolu idareciden yoksun hale geldi. Bazen birden fazla okulu bir tek müdür veya müdür yardımcısı idare ediyor. Çünkü artık kimse müdür ve müdür yardımcısı olmak istemiyor. Bu kadar çalışmaya özveriye gayrete rağmen sözlü olarak takdir edilmek bir yana sürekli eleştirildikleri söylüyorlar. Arka arkaya görev verildiği ve artık bu görevleri de kaldıramayacakları için görevlerini bırakıyorlar. Şamar oğlanına dönen idareci arkadaşlarımızın sabrı tükenmiştir. Konteyner kentlerde AFAD görevlisi olmadığı için sürekli bu arkadaşlarımıza görev verilmesi arkadaşlarımızı idarecilik görevlerini bırakmakla karşı karşıya getirmiştir. Böyle devam ederse istifaların ve tayinlerin arkası gelmeyecek. Benden söylemesi” ifadelerini kullandı. Haber:Zeliha Naz ÇAYLI