BU NE ŞİMDİ!
Ankara Kızılay’da yaşanan olay günlerdir zihnimi meşgul ediyor. Birçoğunuz olayı paylaşılan video ve sosyal medyadan izlemişsinizdir. Bir polis amiri Kızılay’da restoran açan Somali kökenli siyahi bir vatandaşın tabela asmasına müdahale ediyor. Afrika renkleriyle bezenmiş tabelayı PKK renklerine benzeterek o şekilde asılmasına engel olmak istiyor, sonunda tabelayı beyaza boyatıyor. Bunu gören TBMM eski insan hakları komisyonu üyesi halen milletvekili Mustafa Yeneroğlu yaşanan hukuksuzluğa müdahale etmek istiyor ve oradaki Emniyet görevlisinin parmak sallamalarına, tehditlerine ve hakaretlerine maruz kalıyor. Emniyet görevlisi hızını alamıyor çevresinde olayı görüntüleyen insanlara dönüp “derhal basın kartlarını göstermelerini” istiyor. Videoyu seyrettiğimde açık bir insan hakları ihlali olan ve buram buram ırkçılık kokan bu hadiseyi bir Emniyet görevlisinin şahsi tasarrufu olarak görmüş, yetkili makamların derhal bu çirkin olaya el koyacağını düşünmüştüm. Ancak Emniyet Genel Müdürlüğünden yapılan açıklama benim şaşkınlığımın daha da büyümesine neden oldu. Zira Emniyet Genel Müdürlüğü emniyet görevlisinin yaptığı hukuksuzluğa sahip çıktığı yetmiyormuş gibi, hukuku hatırlatan TBMM üyesi milletvekilini “polis düşmanı” olmakla itham ediyordu. Mustafa Yeneroğlu’nu biraz araştırdığımda Ak Parti’den seçilmiş, İnsan Hakları Komisyonunda Ak Parti adına görev yapmış, daha sonra da düştüğü anlaşmazlık nedeniyle istifa etmiş bir milletvekili olduğunu gördüm. İnsan kendine sormadan edemiyor. Şayet bu milletvekili halen Ak Parti’de göreve devam ediyor olsaydı EGM yine O’nu polis düşmanı olmakla itham edecek miydi? İçişleri Bakanlığı bir milletvekiline yapılan bu saygısızlığı ve hakareti yine sessizliğe bürünerek geçiştirecek miydi? Daha da ötesi O Emniyet görevlisi aynı davranışı bu milletvekiline yapacak mıydı? Bu milletvekili, Emniyet görevlisi arasında çıkan tartışmaya ilişkin sorular. Birde; daha sonra Türk vatandaşı olduğu ortaya çıkan Somali kökenli vatandaşın söyledikleri var. Eğer söyledikleri doğruysa o daha büyük fecaat. Kameralara konuşan siyahi kadın kendilerine mobbing uygulandığını, “Sizleri burada istemiyoruz” dendiğini, işyerlerine sürekli baskınlar yapılarak taciz edildiklerini söylüyor. Bu ne şimdi? Bunun adına ne diyelim. Bu insanlar herhangi bir hukuksuzluğa ve şiddete uğradıklarında gidecekleri polis bunları söylüyorsa, normal sıradan insanlara karşı güvenliklerini kim sağlayacak? Avrupa’daki yerleşik insanlarımıza bu davranışlar sergilense nasıl bir tepki içerisine gireriz? Birçok Avrupa ülkesinde tabelalarını Türkçe yazan ve bazılarında Türk Bayrağı renkleri ve resmi olan vatandaşlara böyle muameleler çekilirse duygu dünyamızda neler yaşarız? Ak Parti tabanı genelde muhafazakâr insanlardan oluşur. Onlar böyle ırkçılık kokan davranışlar konusunda nasıl tepki gösterir, Bunun Ak Parti’ye yansıması ne olur düşünmek bile istemiyorum. Şemsettin GÜNAY