FUTBOLDA BİTMEYEN SORUNUMUZ ALT-YAPI: (1)
Dünyada ve ülkemizde bir çok kişinin iyi bildiğim dediği bir konu “Futbol”. O kadar iyi biliyoruz ki futbolu, her maçın öncesinde ve sonrasında takımların analizlerini yapmayı, yıllarını bu işe adamış teknik direktörleri ve futbolcuları yerden yere vurmayı hatta futbol ekonomisi üzerine konuşmayı kendimize görev sayıyoruz. Futbolun içinden gelen kişilerin ise sürekli dile getirdikleri şikayet “altyapı sorunu”.
Genç futbolcu adayları için altyapıda geçirdiği sürede aldığı eğitim ve as takıma çıkış süreci büyük önem taşımaktadır. Bu süreç hem kulüp hem futbolcu açısından iyi değerlendirdiğinde değer yaratma konusunda başarıya ulaşılabilmektedir. Dünya çapında kulüpler, ekonomik sebepler ve kulübe katkı sağlayacak futbolcular yetiştirme amacıyla altyapıya önem vermektedirler
Avrupa ülkelerinde yaşayan toplam Türk nüfus sayısı yaklaşık 4 milyon (2 milyon civarı Almanya’da) bu nüfusun 15-25 yaş grupları arasındaki genç sayısı yaklaşık 500.000 kişi. 500.000 kişinin 200 bin kişisi futbol oynayabilecek durumda. Yani bu rakamlardan anlaşılacağı üzere Avrupa’da yaşayan Türk gençlerinden 200.000 kişiden nitelik ve nicelik olarak yetişen futbolcu sayısını biz Türkiye olarak 5 milyon futbol oynayabilecek kişiden yetiştiremiyoruz. Bu durumdan şu sonuca ulaşabiliriz ki Avrupa’daki 200 bin Türk gencinden dünya çapında yetenekli futbolcular yetişebiliyorsa Türk gençleri kesinlikle yeteneksiz değildir.
Sorun ülkemizin eğitim ve spor felsefesinde, futbol altyapısındadır. Bu da bize gösteriyor ki ülke olarak büyük bir kaynağı kullanamıyoruz. Ülkemizin futbolcu yetiştirip futbolcu ihraç edebilmesi için alt yapıya yatırım yapılmalı. Mahallelerde, semtlerde gençlerimizin top oynayabileceği tesisler ve sahalar yapılmalı hatta çocuklar futbol oynamak için teşvik edilmeli.
Bir diğer önemli sorunumuz da örgün eğitimle ve müfredatlarıyla alt yapıların ve sporun örtüşmemesidir. Sınavlara dayalı olan eğitim sistemimizde çocuklarımız gelecek kaygısından çıkıp futbol oynayamamaktadır. Okullarımızda okuyan ortaokul ya da lise öğrencilerinden lisanslı olarak spor yapanlara ya da futbol oynayanlara eğitim öğretim süresince bir takım kolaylıklar sağlanmalıdır. Devamsızlık konusu bunlardan biri olabilir. Spor liselerinin sayısı artırılmalı ve hatta spor ortaokulları açılmalı, okul müfredatlarımız ile spor faaliyetleri örtüştürülmeli, okula devam eden öğrencilerin spor yapmaları cazip hale getirilmelidir.
Alt yapılarda çözülmesi gereken bir sorun da futbol oynayan gençlerin sosyal güvenlik sorunlarıdır. Alt yapıda futbol oynayan gençlere lisanslı olanların sakatlık, sağlık ve emeklilik sigortası yapılmalıdır. Aynı sorun amatör takımlarımızda futbol oynayan gençlerimiz için de geçerlidir. Birçok amatör futbol takımı oynatacak futbolcu bulamamaktadır. Amatör futbolcuların da sigortası yapılmalı hatta bunlara Gençlik ve Spor Bakanlığı bünyesinde oluşturulacak bir fonda günlük yevmiye gibi bir ücret ödenmelidir. Böylece amatör futbola olan ilgi artacak, profesyonel takımların alt yapısında belli nedenlerden dolayı şans bulamayan gençler amatör takımlara yönelecek ve bu gençler arasında belki de çok yetenekli futbolcular yetişecektir.
Şayet Milli Takımlarda ve kulüp takımlarımızda daha başarılı olmak istiyorsak amatör futbola, alt yapılara yukarıda anlattığımız gibi ciddi kaynaklar ayrılmalı, bu kaynaklar doğru yönlendirilmeli ve denetlenmelidir. Çünkü futbol artık futbol değildir. Futbol reklamdır, futbol ekonomik gelirdir, futbol
turizmdir, futbol sosyal marka değeridir, futbol sağlıklı gençler yetiştirebilmektir, futbol gençlerimizi zararlı alışkanlıklardan uzak tutmaktır, futbol imajdır, futbol ve spor ahlaklı olmanın, vatan ve milleti sevmenin yollarından biridir.
O zaman ne yapılmalı spora ve futbola denetlenebilir, yönetilebilir kaynaklar ayrılmalıdır. Bütün yöneticilerimiz şundan emin olmalıdır ki futbola ve spora ayrılan her kaynak fazlasıyla geri dönecektir.
“Türk futbolunun en büyük sorunlarından bir tanesi de yöneticilerdir. Tamamına yakını futbolun içinden gelmiyor. Günü kurtarma politikasıyla kendimizi kandırıyoruz. Alt yapıya yatırımımız çok az, istikrar ise hiç yok. Örneğin yayıncı kuruluştan gelen paralar, yöneticiler tarafından har vurup harman savruluyor. Gelirlerin en az yüzde 10-20’lik kısmının alt yapıya harcanması zorunlu hale getirilmeli. Bir çok Avrupa kulübü bu uygulamayı yaparken, bizim yöneticilerimiz kalitesiz futbolculara çuval dolusu para ödüyor. Bu da göz boyamaktan başka bir şey değil. Günü kurtarma politikaları, bu başarısız zemini hazırladı. Ahbap çavuş ilişkisi had safhada. Yöneticiler sil baştan değişirse Türk futbolu da yeniden doğar”
Türk futbolunun rakiplerine fark atabilmesi için altyapıya gereken zaman ve sabrı vermek, gerekli parayı aktarmak gerekiyor.
Profesyonel dediğimiz ancak profesyonellikleri bulundukları lig ile sınırlı olan; kurum yapısı, kültürü ve iş yapış şekillerine göre profesyonellikle uzaktan yakından alakası olmayan spor kulüplerimizden tutun da futbolu amatör liglerde sürdüren istikrarlı bir şekilde de amatör kalmakta ısrar eden kulüplerimiz nitelikli bir altyapı organizasyonu kurmakta aciz durumda.
Paranın satın alabileceği şeylerin dahi satın alınmayışı, donanımsız teknik kadrolar, bireysel yönetimlerini bile sağlayamayan kişilerin kulüp yönetimlerinde bulunması, hazır olana konma geleneği, en önemlisi de “vizyonsuzluk” bu ülkeden iyi yetişmiş, evrensel değerlere sahip sporcular çıkmasının önündeki en büyük engel. Doğru hazırlanmış bir stratejik plan ve bu plana her koşulda riayet edilmesi ile bu sorunun kolayca aşılabileceği ise kaçınılmaz bir gerçek. İrfan KALIN