ZİHİNSEL YETERSİZLİĞİ OLAN ÇOCUKLARIN EĞİTİMİNDE ÖNE ÇIKAN TEMEL EĞİTİM YAKLAŞIMLARI

ZİHİNSEL YETERSİZLİĞİ OLAN ÇOCUKLARIN EĞİTİMİNDE ÖNE ÇIKAN TEMEL EĞİTİM YAKLAŞIMLARI

Zihinsel yetersizliği olan çocukları, normal gelişim gösteren akranlarından ayıran en temel özelliklerinden biri öğrenme süreçleridir. Bu çocuklar her türlü öğrenme durumlarında normal gelişim gösteren akranlarına göre daha fazla yardıma gereksinim duyarlar. Normal gelişim gösteren akranlarının kendiliğinden, hiç bir öğretim gerektirmeksizin öğrendiği pek çok beceriyi öğrenmede güçlükler yaşarlar. Zihin yetersizliği olan çocukların eğitimine yönelik etkili ve verimli öğretim yöntemlerinin neler olduğuna ilişkin çalışmaların uzun bir geçmişi olmakla birlikte, bu çalışmalar 1960’lı yıllarda yoğunluk kazandığı bilinmektedir. Geçmişten günümüze kadar gelen bu süreçte ise zihin engelli çocukların eğitiminde öğrenmeye temel oluşturan ve öğrenmeyi farklı şekillerde açıklayan birçok öğrenme kuramı doğmuştur. Bu kuramlardan en çok öne çıkanlar ise; davranışçı kuram, sosyal bilişsel kuram ve bilgiyi işleme kuramıdır.

Davranışçı Kuram 

Davranışçı kurama göre öğrenme, canlıyı harekete geçiren uyarıcı (uyaran) ile davranış arasında bir bağ kurulması ve bu davranışın pekiştirilmesiyle davranışta değişiklik meydana gelmesidir. Bu kuram üç temel varsayıma odaklanmaktadır. Birincisi, bu kuram gözlenebilir ve ölçülebilir davranışlar üzerine odaklanır ve öğrenme davranışta meydana gelen değişiklik ile kendini gösterir. Örneğin, bir yaşındaki bir bebeğin sobaya dokunmaması için yapılan tüm uyarılara rağmen, bebeğin dokunması ve elinin yanması sonucu sobaya dokunmaması gerektiğini öğrenmesi. İkincisi, davranışlar çevresel düzenlemeler yapılarak değiştirilebilir ve çevre davranışı şekillendirmede etkilidir. Örneğin, öğrencinin öğrenmeye dikkatini toplaması için var olan eğitim ortamındaki dikkat dağıtıcı nesnelerin ortamdan uzaklaştırılması. Üçüncüsü, davranışlar uyaranlara bir tepki olarak öğrenilir ve öğrenmede pekiştirmenin önemli bir rolü vardır. Örneğin, çocuğun en sevdiği yiyeceği doğru yaptığı bir davranış sonrasında vermek ve bu davranışın tekrarlanması. Davranışçı kuramda öğrenmede çocukların yaparak yaşayarak öğrenmesi esastır. Bu kuramda pekiştirme ve ceza önemlidir. Pekiştirme, çocuğun sergilediği davranışın oluşum sıklığını, süresini ya da yoğunluğunu artırırken; ceza, çocuğun sergilediği davranışın oluşum sıklığını, süresini ya da yoğunluğunu azaltmaktadır. Zihin engelli çocukların eğitimlerinde davranışçı kuramı temel alan ve ülkemizde yaygın olarak kullanılan yaklaşımlarından biri de uygulamalı davranış analizidir.

REKLAM ALANI

Uygulamalı Davranış Analizi Yaklaşımı 

Uygulamaları davranış analizi yaklaşımı (UDA), davranışçı kuramın temel ilkelerini kullanarak toplum açısından önemli sosyal davranışları değiştirmeyi amaçlamaktadır. Bu temel amacın yanı sıra, UDA yaklaşımında öğrencilere yeni davranışlar kazandırmak, öğrencilerin var olan davranışlarını artırmak, uygun olmayan davranışlarını önlemek, azaltmak ya da ortadan kaldırmak, bireylerde meydana gelen davranış değişikliklerinin sürekliliğini sağlamak ve bu değişikliklerin genellemesini sağlamak amaçlanmaktadır. UDA yaklaşımında, öğrencinin bireysel farklılıklarına dikkat edilir. Çünkü her bireyin kendine özgü bir öğrenme biçimi ve öğrenme geçmişi vardır. Bu nedenle her öğretim ya da davranış yönetim tekniği her bireyde başarı ile sonuçlanmayabilir. Dolayısıyla özel eğitim alan tüm öğrenciler için mutlaka bireyselleştirilmiş eğitim programları (BEP) hazırlanmalıdır. UDA yaklaşımında yeni davranışları öğretmek ya da problem davranışlarla baş etmek üzere geliştirilmiş çok fazla sayıda uygulama şekli bulunmaktadır. Yanlışsız öğretim yöntemleri buna örnek verilebilir.

Sosyal Bilişsel Öğrenme Kuramı 

Sosyal Bilişsel Öğrenme Kuramı’nın temelini gözleyerek öğrenme oluşturmaktadır. Bireyler başkalarının davranışlarını ve bu davranışların sonuçlarını gözleyerek pek çok beceriyi kolay bir biçimde öğrenebilirler. Bu kurama göre davranış üzerinde hem birey hem de çevre etkilidir. Çocuğun hiçbir öğretim yapılmamış olmasına rağmen babasının dokunmatik telefonundan işaret parmağını kaydırarak resimlere bakması çocuğun gözleyerek öğrenme sürecine örnek olarak verilebilir. Bu kurama göre öğrenme, doğal ortamlardan (ev, okul, sokak vb.) yola çıkılarak açıklanmaya çalışılır ve öğrenmenin sosyal ortamlarda (aile, arkadaş çevresi, toplum vb.) gerçekleştiği savunulur. Diğer bir deyişle, davranış çevreyi, çevre ise davranışı etkilemektedir. Örneğin, sınıfta söz almak için parmak kaldıran bir öğrencinin, öğretmen tarafından ödüllendirilmesi, diğer çocukların söz almak üzere parmak kaldırma davranışlarını artırabilir.

Bilgiyi İşleme Kuramı 

Bilgiyi işleme kuramı gözlenebilen davranışların yanı sıra öğrenmenin bireyin zihninde olup bitenlerle, yani içsel yapılarla, süreçlerle ilgilenmektedir. Bilgiyi işleme kuramına göre öğrenme bilgisayarın çalışmasına benzetilmektedir. Bilindiği gibi bilgisayara bir takım bilgiler yüklenebilir, bu bilgiler bilgisayar ortamında düzenlenebilir, düzenlediğimiz bu bilgileri bilgisayarda saklayıp, istediğimiz zaman kullanabiliriz. Aynı şekilde bu kuramda bilginin girişi, düzenlenmesi, bellekte depolanması ve bellekten geri çağrılmasını incelemektedir. Zihin engelli çocukların büyük bir kısmı öğrendikleri bilgi ve beceriyi kısa süreli bellekten uzun süreli belleğe aktarmada güçlükler yaşamaktadır. Bu nedenle bu çocukların öğrenme aşamasında bilgiyi tekrarlamak yani bol tekrarlara yer vermek çok önemlidir. Yahya TURAN

ZİYARETÇİ YORUMLARI

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu aşağıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.

BİR YORUM YAZ

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.

Copy Protected by Chetan's WP-Copyprotect.