AK PARTİ HATAYLININ ÇIĞLIĞINI DUYMUYOR

AK PARTİ HATAYLININ ÇIĞLIĞINI DUYMUYOR

CHP Hatay Milletvekili Suzan Şahin TBMM’de Endüstri bölgeleri kanun tasarısının görüşüldüğü komisyonda ”Hatay‘da Artan Kanser Vakaları ve Ölümlerinin Sebebi AK Parti’nin Rant Politikasıdır”dedi.

Vekil şahin Konuşmasında şu hususları dile getirdi; “Hatay’a üvey evlat muamelesi yapılmaktadır. Türkiye’nin en fazla vergi veren 7. ili olmasına rağmen yatırımlarda 56. sırada yer almaktadır. Yani Hatay’a üvey evlat muamelesi yapılmaktadır. İskenderun Limanı’nın bölgede önemli bir ekonomik potansiyel haline gelmiş olması, demir çelik ve enerji üssü konumundaki Hatay’ın, Türkiye’nin Doğu Akdeniz’e açılan kapısı olduğu gerçeği göz önündeyken lojistik köy ihtiyacı gün geçtikçe önem kazanmaktadır. Hatay ve Osmaniye’yi kapsayan ‘Lojistik Köy Master Planı’ sözleşmesi 2007 yılında imzalanmış olup, başlanan lojistik köy projesi istenilen noktaya ulaşmamış, aradan geçen 15 yıla rağmen hayata geçirilmemiş, Türkiye Avrupa’nın gerisinde kalmıştır. Lojistik avantajlarını kullanmaya çalışan Türkiye’de sanayi ve lojistik sektörü, bölge ve ülke ekonomisi adına bu çok önemli projenin hayata geçirilmesini beklemektedir. ‘İskenderun Serbest Bölgesi’ kurularak üretimi desteklemek ve ihracat potansiyelini artırarak bölge ekonomisinin geliştirilmesi, istihdam ve yatırım kapasitesinin artırılması gerekmektedir.

Hatay’da Doğa katliamı yapılıyor

REKLAM ALANI

Bir diğer önemli konu ise sanayileşme adı altında yapılan Hatay’daki doğa katliamıdır. Maden ve Petrol İşleri Genel Müdürlüğü 140. grup maden arama sahası için toplam 766 alanda maden arama ihalesi yapılacağını açıklanmıştır ve bu sahalardan 9 tanesi de Hatay’da yer almaktadır. Tüm dünya yenilenebilir enerjiye yönelmiş, doğa ve canlı hayatını önceleyen projeleri hayata geçirirken, rant uğruna Hatay’da 75 bin dönümlük alanda maden arama sahası açmak ormanlarımızın, dağlarımızın tahrip edilmesine ve doğanın dengesinin değişmesine neden olacak, beraberinde felaketler getirecektir. Hatay’da orman ve tarım arazisinin üzerinde yapılmak istenen madencilik faaliyetleri ile turizm alanları, doğal ve tarım sit alanları, kültürel sit alanları, meralar, su kaynakları ile gözeler maden ve taş ocakları ile talan edilmek istenmektedir. Sadece Hatay’ın doğasını delik deşik eden taş ocakları ve madenler değil hava kirliliği ve kanser gibi hastalıkları artıran tesisler de Hatay’da mantar gibi türemektedir. İskenderun Demir ve Çelik A.Ş, Payas’ta karbon siyahı fabrikası kurmaktadır. Karbon siyahı, yüksek dozda iltihaplanmaya neden olup, tümörler ve kardiyo-vasküler hastalıklara neden olan tehlikeli bir maddedir. Çimento, gübre, demir çelik gibi birçok ağır sanayiye ev sahipliği yapan İskenderun-Payas-Dörtyol üçgenine hava kirliliği sınır değerlerini aşmış durumdadır ve daha fazla kirlilik yaratacak tesisi kaldıramayacak durumdadır. Projenin yerleşim yerlerine uzak bir yere yapılması konusunda çevre ve sağlık örgütlerinin belirlediği sınırlar gözetilmemiştir. Karbon siyahı tesisine ait proje sahası, yerleşim alanları ile dip dibedir. Ayrıca, ÇED alanı sınırları içerisinde yer alan Çevre Düzeni Planında ağaçlandırılacak alan olarak tanımlan bu bölgede yapılacak olan fabrikanın oluşturacağı is ve kurum insan, hayvan, çevre sağlığı ve sulu tarım alanları için tehlikeli olacaktır.

Payas halkının sağlığı görmezden gelinmemelidir

Arsuz sınırları içerisindeki Nardüzü Mahallesi´nde de bir kimyasal atık depolama tesisin açılmak istenmektedir. Çeşitli hastalıklara neden olacağı yapılan çalışmalarda ortaya konulan ve tehlikeli maddeler ihtiva eden hammadde ve fabrika atıkları için seçilen alan için sivil toplum kuruluşları ve bölge halkı itiraz etmekte, kötü koku, hava, su, tarım arazileri ve toprak kirliliği riskine karşı fabrikanın kurulmasına karşı çıkmaktadır. Ayrıca proje sahasının, yerleşim alanlarına yakınlığı da göz önüne alındığında fabrikanın oluşturabileceği risk insan, hayvan, çevre sağlığı ve sulu tarım için de tehdit oluşturduğu ifade edilmektedir. Fabrikada bulunacak kimyasallardan kaynaklı riskler ve istenmeyecek olası kazaların meydana gelmesi halinde insan ve çevreye vereceği zararlar düşünülerek proje yerleşim ve tarım alanlarından uzak bir bölgeye inşa edilmelidir. Aksi halde ufacık bir kaza dahi olsa çok ciddi kayıplar yaşanması olasıdır. Mahallenin ortasındaki fabrikada Allah korusun bir patlama olsa mahalleye havaya uçar. Fabrikadan bir sızıntı olsa, sızan kimyasalların toprağa karışmasıyla insan ve hayvanların içme suları zehirlenecek, tarım alanları geri dönülemez şekilde kavrulup çoraklaşacak. Her şeyi geçelim mahallenin ortasında her an patlamaya hazır bir fabrika olacak. Nardüzü’nde yapılacak bu kimyasal atık ve üretim fabrikası patlamaya hazır bomba gibi olacak. İskenderun körfezindeki ekolojik yapı kıyı yapısı iskeleler ve kıyı dolgu alanları ile yok ediliyor. Yıllardır Çevre Şehircilik ve İklim Bakanlığının Mekansal Planlar Genel Müdürlüğü onayına sunulan Hatay ili İskenderun İlçesi idari sınırları içinde kalan  İskenderun Körfezine Kıyısı bulunan parsellerde faaliyet gösteren Akaryakıt Depolama, Sanayi Üretim ve Ticari Depolama/Lojistik  faaliyetlerinde bulunan firmaların hazırlattığı 1/5000  ölçekli Nazım İmar Planı ve 1/1000 ölçekli Uygulama imar planlarının 3621 sayılı Kıyı Kanunu kapsamında deniz içinde yapılacak açık deniz iskeleleri ile  kıyıda yapılacak Deniz dolgu alanlarını kapsayan onlarca ilave imar planı değişiklikleri onayları öncesinde  İskenderun Belediyesinin ve Hatay Büyük Şehir Belediyesinin idari görüşünün istenmesi nedeni ile bölgede 3621 sayılı Kıyı Kanunu ve ilgili mevzuatına, ilgili Yönetmeliğine açıkça aykırı yapılan kıyıdaki yapılaşmalar  ve kıyıda  birbirlerine çok yakın adeta bitişik konumda yapılan ve/veya yapılacak olan onlarca Deniz iskelesi ve deniz dolgu alanlarının  yapımı konularının İskenderun Belediye Meclisi ve Hatay Büyükşehir Belediye Meclisi gündemine geldiği ve yoğun rant tartışmaları yaşandığını görmekteyiz. Hatay ili İskenderun İlçesi idari sınırları içinde kalan İskenderun Limanı dışındaki mevcut olan tüm Açık deniz İskeleleri ve Deniz dolgu alanları İskenderun Körfezi için Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından 2015 tarihinde onaylı 2018 tarihinde değişiklik onaylı İskenderun Körfezi Bütünleşik Kıyı Alanları Planına açıkça aykırılıklar teşkil etmektedir. İskenderun Körfezinde İskenderun Körfezi Bütünleşik Kıyı Alanları Planında bulunan özellikle başta İskenderun Limanı ve İskenderun Demir Çelik Limanları ile bölgede bu plana açıkça aykırı olarak Çevre ve Şehircilik bakanlığınca onaylanan değişik tarihlerdeki Deniz kıyı yapıları ve dolgu alanlarına ait İmar planı onayları ile yapılı bulunan yan yana konumundaki onlarca Açık deniz İskeleleri (Kıyıdaki bu tür yapılar) nedeniyle yoğun bir Gemi trafiği yaşanmaktadır. Dünya Ekonomisi, teknolojik evrimin sonucu olarak her zamankinden daha hızlı küreselleşmektedir. Küresel ticaretin artması, daha büyük gemiler ve liman tesisleri olarak daha yüksek taşıma kapasitesine ihtiyaç duymaktadır. Liman inşaatı dolgu alanlarının genişletme isteklerinin gerekçelerinde   mevcut yatırımlarının talebi karşılamada yetersiz kaldığı ve ihtiyaç duyulan arz olduğu söylenmektedir.

EMNİYET TEDBİRLERİ GÖZARDI EDİLİYOR

Ancak Kıyıda özellikle İskenderun 1. OSB ve 2. OSB de mevcut Kuruluşların mevcut tesislerinin üretim için gerekli olan tedarik malların zamanında karşılanması ve/veya üretilen malların sevkiyatının, nakliyesinin zamanında yapılmasını temin etmek üzere Kıyıda yapı yapılması zorunlu iskele yapımına izin verilmektedir. Ancak bu Kıyı Yapılarının genişletmesindeki ana gerekçe ise asli ihtiyaçlara cevap verecek kapasitelerinin yeterlilikte olmasına rağmen mevcut Ticari kuruluşların ana faaliyet alanları dışında Lojistik ve Liman Hizmetleri alanında faaliyette bulunma istekleri ve Liman hizmetlerinden elde edecekleri rant hesapları olarak görülmektedir. Ancak bu durumda Deniz emniyeti, liman hizmetleri genişleme yatırımlarında imar planı onay sürecini etkileyen faktörlerden biridir. Bu faktörler çoğunlukla gemi manevrasından kaynaklanır. En yaygın kullanılan modellerden biri, navigasyon ve gemi manevrası risk değerlendirmesinde Çevresel Gerilim (ES) Modelidir. ES Model, liman ortamında benzer şekilde modellenen limanlar ve gemiler ile simülasyon ortamında gerçekleştirilen yanaşma / ayrılma manevraları sırasında gemi çevresinde meydana gelen riski ölçer. Ancak, gemi tonajı ve gemi uzunluğu, liman formu ve ölçüleri gibi liman projesinin hangi parametresinin revize edileceğidir. Bu çalışmanın temel faydası hem ES Modeli hem de bulanık mantık yöntemini kullanarak risk faktörlerini ve ağırlıklarını belirleyerek riski ölçerek önlem almaktır. Böylece, bu çalışmada önerilen yöntemle, Ulaştırma Bakanlığı’nın görev ve sorumluluğu olan liman planlama ve proje değerlendirme sürecinin emniyetli yürütülecek olmasıdır. Bu çalışmanın bir diğer önemli katkısı, bilimsel literatürde bulanık mantık yöntemi kullanılarak ES model raporlarının ham çıktılarının açıklığa kavuşturulması açısından orijinalliğidir. Bu modellemeler yapılmamaktadır. Liman ve İskele dolgu Alanlarına ait İmar Planı onama projeleri, söz konusu liman planlama sürecini belirleyen mevzuat kapsamında bakanlıkça onaylanırken, Modelleme Raporlarının bulanık mantık yöntemiyle değerlendirilmesi hem hızlı hem de güvenli proje tasarım sürecine katkıda bulunacaktır. Ancak   İskenderun İlçe sınırları içindeki Kıyılarında yapılan onlarca İskele ve Dolgu Alanları için bu kapsamda yapılan hiçbir bilimsel proje ve tasarım bulunmamaktadır. İskenderun körfezinde deniz emniyeti sağlanmadan aşağıdaki süreçlerde çok yakın tarihlerde olmak üzere Çevre, Şehircilik ve İklim Bakanlığı tarafından İskele ve Deniz Dolgu alanlarına ait İmar planlama onaylarının yapılması yukarda izah ettiğimiz emniyet tedbirlerinin göz ardı edildiğini göstermektedir.

OLUMSUZ ETKİLER ÖNLEMEYECEK

Bu durum Çevre, Şehircilik ve İklim Bakanlığı tarafından onaylı olan İskenderun Körfezi Bütünleşik Kıyı Alanları Planına açıkça aykırılıklar teşkil etmektedir. Çevre, Şehircilik ve İklim Bakanlığı tarafından onaylı 5 km’lik sahil kıyısında Atakaş İskelesi ve Dolgu Alanları, 1. Nolu Tosyalı İskelesi ve Dolgu Alanları, 2 Nolu Tosyalı İskelesi ve Dolgu Alanları 2015 ve 2021 yıllarında olmak üzere 4 defa İmar Planları onaylanması, En son olarak Çevre, Şehircilik ve İklim Bakanlığı tarafından 28.12.2021 tarihinde bir kez daha mevcut dolgu Alanların 80.000 m2 olarak ilave eden İmar Plan onayları yapılmış ve askıya çıkartılmıştır. Söz konusu Kıyıda bugüne kadar onaylanan ve onaylanmak üzere plan hazırlanan Dolgu Alanlarının yaratacağı Tahmil ve Tahliyenin yapılacağı Lojistik Hizmetler ile Depolama Alanlarının geri bölgede karşılayacak yeterli alanların olmaması, Otopark alanlarının hiç planlanmaması ve Ulaşım bağlantılarının yetersizliğinin yaratacağı ulaşım güvensizliği sorunların İmar planının açıklama raporlarında değerlendirilmediği görülmektedir. Yine aynı şekilde; İskenderun İlçe sınırları içinde bu bölgede mevcut tüm Sanayi Tesisleri  curuf ve tufal gibi atıkların İskenderun 1. OSB, 2. OSB içindeki Tesislerinin  Liman amaçlı Kıyı dolgu Alanlarında kullandıkları Mevcut İsdemir’in Karayılan Mahallesi Kıyısında yapmakta olduğu 400.000 m2 büyüklüğündeki  yeni bir Liman sahasın da denetimsiz bir şekilde denizde dolgu yapılarak tesislerindeki tüm harfiyat  atıklar ile birlikte kendi zehirli  atıkları ile doldurarak çevrede yarattıkları  zararların  etkilerinin artığı bir ortamda  bu bölgeye bitişik konumda bulunan 29.10.2021 tarihli Resmi gazetede yayımlanan İSDEMİR Endüstri Bölgesi kararının  özellikle Bölge yaşamına olumsuz etkileri önlenemeyecektir. Endüstri Bölgesinin İskenderun İlçe İdari sınırlarında kalan 400 Hektar Orman Alanı ile bu Orman Alanı içinde 400 Hektar Yerleşim Alanındaki 2700 Konutta barınan İSDEMİR çalışanlarının Konutlarında yaşayan yaklaşık 15.000 kişi olumsuz etkilenecektir.    Kıyılarda yapılan Dolgu Alanları ve Kıyı Yapıları Sarıseki, Azganlık ve Karayılan Mahallesi kıyısındaki onlarca İskele ve Liman Dolgu Alanları Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından 2015 tarihinde onaylı 2018 yılında değişik İskenderun Körfezi Bütünleşik Kıyı Alanları Planına açıkça aykırılıklar teşkil etmektedir. Tüm bu Kıyı yapıları birlikte değerlendirildiğinde Endüstri Bölgesinin Kıyıdaki İSDEMİR tarafından gerçekleştirilen yeni bir Liman yapılaşması da kabul edilemez bir tesis konumundadır. 3621 Sayılı Kıyı Kanunu ve ilgili Kıyı Yönetmeliğinin 14. Maddesinde Kıyı dolgu alanları yapılırken ekolojik dengenin korunması esas olması gerektiği açıkça ifade edilmesine rağmen İmar Planlarının Çevre, Şehircilik ve İklim Bakanlığı tarafından bu konudaki tüm yasal mevzuat gerekli hassasiyetler ile denizdeki ve kıyıdaki Ekolojik bozulma göz ardı edilmektedir.  İskenderun Kentinin Sarıseki, Azganlık, Karayılan Mahallelerinde yaşayan 50.000 kişinin yaşam hakkı tehdit altındadır. Bölgedeki insanların denize kıyısı olduğu halde denize ulaşım hakkı yok edilmektedir.  Bölge yeni bir DİL OVASI olma yolunda Hava kirliliği yaşadığı gibi denizde de yaşam sona ermektedir. Balıkçılık yok olmaktadır. Bu konuda bu bölgedeki Orman Alanları Maden ve Taş Ocakları ile tahrip edilirken, Bölgedeki Amanos Dağlarındaki tüm Endemik bitkiler yok olma tehdit altında iken, Bölgedeki Flora ve Fauna bozulurken, kıyılarda da ekolojik denge tamamen yok olmuştur. Denizdeki canlı mekanizma bu kadar yoğun dolgu alanları ile doğal ortamını terk etmek durumunda kalmaktadır. İskenderun Körfezindeki başta Karides gibi özel tür balıklar körfezde yok olmaktadır.

HATAY HAK ETTİĞİ BÜTÇEYİ ALAMIYOR

İklim değişikliğine ait uluslararası sözleşmeye imza atan Çevre, Şehircilik ve İklim Bakanlığı; söz konusu tüm planlama taleplerinin bölgedeki kıyılardaki Dolgu alanları ve Kıyı yapısı olan denize açık İskeleler nedeniyle bütüncül bir değerlendirme yapılmadığı açıkça görülmektedir. Çevre, Şehircilik ve İklim Bakanlığı olarak İskenderun Körfezi Bütünleşik Kıyı Alanları Planına uygun olarak İskenderun İlçesinden başlayarak Payas, Dörtyol ve Erzin İlçeleri Kıyılarındaki tüm Kıyı yapıları ve Dolgu alanlarının bütüncül bir planlama yaparak yeniden değerlendirerek master bir plan yapılmalıdır. Çevre, Şehircilik ve İklim Bakanlığı, bahsettiğim bu konularda yerinde yeniden inceleme yapmak üzere bilimsel bir rapor hazırlayacak bakanlığınız bir bilirkişi heyeti göndermelidir. İskenderun körfezindeki ekolojik yapısının kıyı yapısının iskeleler ve kıyı dolgu alanları yok edilmesini önlenmelidir. Halkın çığlığını yüce meclise taşıyoruz ancak nafile. AKP hükümeti, Hataylının çığlığını duymuyor. Hatay halkı bu görmezden gelinmeyi, ilgisizliği, cezalandırılmayı hak etmiyor. Hatay ödediği 12 milyar 514 milyon vergi miktarı ile vergi ödeyen iller arasında 7. Sırada. Ancak Hatay için ayrılan kamu yatırımları miktarı sadece 408 milyon TL. Yani verdiğimiz verginin sadece %30’u kadar yatırım alabiliyoruz. Nereye ve ne kadar harcandığını da bilmiyoruz. Söz verilen yatırımların hiçbiri yapılmadığı gibi zamanında bitirilmesi gerekenler de her yıl erteleniyor! Bütçeden aldığımız pay ise nüfusa göre belirleniyor. Nüfusumuz 1 milyon 674 bin ancak Suriyeli’lerle nüfusumuz daha da artıyor. Resmi rakamlara göre 450 bin, gerçek rakamlara göre ise yaklaşık 900 bin Suriyeliye ev sahipliği yapıyoruz. Ancak merkezi bütçeden hak ettiğimiz yatırımı alamıyoruz. Nüfus sayısına göre değil kişi sayısına göre bütçeden pay istiyoruz. AKP Hatay’a borçludur. Yıllardır bekliyoruz, hakkımızı ve ödediğimiz vergilerin karşılığını istiyoruz!” Haber:Fadime ÇAYLI

ZİYARETÇİ YORUMLARI

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu aşağıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.

BİR YORUM YAZ

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.

Copy Protected by Chetan's WP-Copyprotect.