AKP YENİ YARGI PAKETİYLE KADROLAŞMA PEŞİNDE
Hakim ve Savcılar Kanunu değişiklik teklifinin TBMM’de kabul edilerek yasalaşması üzerine açıklamalarda bulunan Cumhuriyet Halk Partisi Hatay Milletvekili Av.Suzan Şahin, hâkim ve savcı yardımcılığı ile ilgili yönetmelik çıkarma yetkisinin Adalet Bakanlığı’na bırakılmasının “yargı bağımsızlığı ve tarafsızlığı” açısından sorunlu olduğunu belirterek AKP hükümetinin yargıyı tam anlamıyla ele geçirmek için kadrolaşma çabasında olduğunu söyledi.
“6. Yargı Paketi” olarak bilinen Hakimler ve Savcılar Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, TBMM Genel Kurulunda dün akşam kabul edildi. Kanunla, hakim ve savcı yardımcılığı uygulamasının getirilmesine bağlı ilgili kanunlarda uyum düzenlemeleri yapılıyor. Ayrıca noterlerin işleyişine dair de bazı hükümler düzenleniyor.
Son üç yılda Meclise, 6 adet ‘yargı paketi’ adıyla teklif sevk edildiğini ve tamamı torba teklif şeklindeki olan bu ‘yargı paketleri’nden hiçbirinde, yargının temel sorunlarına ilişkin düzenlemeler yer almadığını söyleyen Suzan Şahin, “Hâkim ve savcılara ilişkin göreve başlatma, yer değişikliği ve görevden alma dâhil her türlü iş ve işlemleri yürüten Hâkimler ve Savcılar Kurulunun yürütme erkinin kontrolünde olmasına yol açan oluşum şekliyle ilgili tarafsız yargı ilkesi doğrultusunda tek bir adım atılmazken, belgelerde taahhüt edilen ‘hâkim ve savcıların istekleri dışında başka yerlere tayin edilmemesi ve bulundukları illerde sürgün korkusu yaşamadan görev yapması’ anlamına gelen coğrafi teminata ilişkin de hiçbir düzenlemeye gidilmemiştir. Aksine uygulamalarla bağımlı yargı tahkim edilerek, giydiği cübbenin önüne görülmez bir delik açanların, iktidarın hoşuna gidecek kararlarla yargıda idari makamları hızla tırmandığı gözlemlenmiştir.” dedi.
TÜRKİYE ADALETTE SON SIRALAMALARDA
Türk yargı sistemine güvenin her geçen gün erimesi ve sistemde telafisi zor zararlara yol açılmasının, yapısal bir sorun olan yargının siyasallaşmasından kaynaklandığını söyleyen Şahin, “Paspasın altına süpürülemez bir gerçek olarak orta yerde durmaktadır. Bu durum çeşitli rakamsal analizlere de yansımış durumdadır. Hukuk sistemimizin karanlık bir kuyuya
düştüğü, sadece ulusal düzeydeki tespitlerle değil uluslararası düzeyde de yapılmaktadır. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kapsamında dosya sayısı en fazla olan ülkeler içinde ne yazık ki Türkiye son yıllarda ilk sıralarda yer almaktadır.” dedi.
2021 yılı kapsamında AİHM’de karar için bekleyen şikâyetlerde, Rusya 17 bin 13 başvuruyla ilk, Türkiye ise 15 bin 251 başvuruyla ikinci sırada olduğunu ve AİHM’nin 2021’de açıklanan mahkeme kararlarında Türkiye’ye, daha önceki yıllarda olduğu gibi ifade özgürlüğü alanında yine en fazla mahkûm olan ülkeydi ve geçen yıl 31 davada ifade özgürlüğünün ihlal edildiği yönünde mahkûmiyet kararı verildiğine dikkat çeken CHP’li Şahin, “Türkiye’ye bu istatistiklerle utanç yaşatır hale getiren AKP ve küçük ortağı MHP bu nedenlerle, değil ‘6. Yargı Paketi’, 66’ncısı da uygulamaya konulsa çözüm olmayacaktır. Yargı bağımsızlığı sağlamaksızın ‘hakim ve savcı adaylığı’ isminin, ‘hakim ve savcı yardımcılığına’ dönüştürülmesi, eğitim sürecinin 2 yıldan 3 yıla çıkarılması, kanayan yaraya pansuman yapmaktan başka anlam taşımayacaktır.” ifadelerini kullandı.
GETİRDİKLERİ YASA EKSİKLERLE DOLU !
Hakim ve Savcılar Kanunu değişiklik teklifinin TBMM’de kabul edilerek yasalaşması üzerine yapılan değişikliklerin eksik ve sorulu olduğunu söyleyen Suzan Şahin, “Hakim ve savcı yardımcılığı eğitim sürecinde oluşturulacak kurulların ve çıkarılacak yönetmeliklerin Adalet Bakanlığını ve dolayısıyla yürütme erkinin hakimiyetine bırakılmış olması, yargı bağımsızlığına müdahale kaygılarını güçlendirmektedir. Hâkim ve savcı yardımcılığı eğitim sürecinde öngörülen mülakatı yapacak kişilerin, Adalet Bakanlığı bürokrasisinden seçilecek olması ve kamera kaydı uygulanmaması, yıllardır dile getirilen torpil sorununun sürmesine neden olacaktır.”
TORPİLİN ÖNÜ AÇILACAK
“Teklifle 1512 sayılı Noterlik Kanununda yapılan değişikliklerden atama usulüne ilişkin olanı, 1972 yılından beri sorunsuz uygulanan bir sistemin kaçınılmaz bozulmasına yol açacaktır. Noterlikte bir üst sınıfa geçişteki 4 yıllık süre şartını belli durumlarda esneten teklifteki düzenleme, noterlikte de tavassutun, torpilin, kayırmanın başlangıcı olacaktır.” Dedi. Haber Merkezi