ÇOCUK İSTİSMARI ÜRKÜTÜCÜ BOYUTA GELMİŞTİR!
CHP Hatay Milletvekili Suzan Şahin, bir grup milletvekiliyle birlikte Meclis Başkanlığına sunduğu önergeyle, “6 yaşındaki çocuğa cinsel istismar” skandalını gündeme getirdi, çocuk istismarının geldiği ürkütücü boyutun bir kez daha gözler önüne serildiğine vurgu yaptı.
Şahin, Birleşmiş Milletlerin projeksiyonuna göre, önlem alınmaması durumunda 2030 yılı itibariyle dünyada 150 milyon kız çocuğunun 18 yaşından önce evlenmiş olacağının öngörüldüğünü belirtti, Türkiye’nin, 202 ülkenin yer aldığı 18 yaşından önce evlenen çocuk oranları listesinde yüzde 14,7 oranı ile 87. Sırada yer alırken, 15 yaş ve öncesi evlenen çocuk oranı sıralamasında ise yüzde 2 oranına sahip olduğunu, Avrupa’da çocuk evliliklerde birinci sırada yer aldığını ifade etti.
CİNSİYET EŞİTSİZLİĞİNİN SONUCU
2020 yılında yayınlanan ‘Türkiye Çocuk Evlilikleri Raporu’nda, erken yaşta çocuk evliliklerin nedenlerinin; gelenekler, aile şerefi, dini bilgilerin yanlış yorumlanması, ekonomik nedenler, göç, ebeveynler üzerindeki toplumsal ve aile içi baskı olarak sıralandığını, aslında durumun toplumsal cinsiyet eşitsizliğinin sonucu olduğunu söyledi ve önergede şunlara yer verdi: “Türkiye İstatistik Kurumunun 25 Şubat 2021 tarihine yayınladığı evlenme istatistiklerine göre, 2020 yılında 16-17 yaş grubundaki kız çocuklarının yaklaşık yüzde 88’i kendilerinden 4 ila 33 yaş büyük erkeklerle evlendirilmiştir. Bu istatistikler resmi olmayan evliliklerle ilgili bilgi vermekte olup; nüfus idaresine bildirilmeyen resmi olmayan çocuk evlilikleri TÜİK kayıtlarına geçmemektedir. Bildirilmeyen çocuk evlilikleri de eklendiğinde rakamların çok daha yüksek olduğu düşünülmektedir.
ÇOCUK YAŞTA AİLELERİNDEN KOPARILIYORLAR
Gelişim psikolojileri bağlamında bakıldığında kız çocukları evlilik sonucu çocuk yaşta ailelerinden koparılmakta ve yabancı bir ortama savrulmaktadır. Kız çocukları yeni girdikleri bu ortamda yabancılık hissetmekte, ev içindeki hiyerarşik ilişkiler içinde aşağılanmakta, dışlanmakta, psikolojik, ekonomik, fiziksel ve cinsel şiddete maruz kalmaktadırlar. Aile büyükleri, çocukların kendi ailelerini görmelerine izin vermemekte, evliliğe olabildiğince erken bağlanmasını sağlamak amacıyla çocuk doğurmaya zorlanmaktadır. Erken evlendirilen kız çocukları ve bebekleri ayrıca hamilelik ile doğum sırasında sağlık sorunları yaşamaktadırlar.
ÇOCUK YAŞTA EVLİLİKLER CEDAW SÖZLEŞMESİNE AYKIRI
Erken yaşta ve kendi rızaları dışında zorla evlendirilen kız çocuklarının evliliklerinin dini nikahla meşrulaştırıldığı, 18 yaşına geldiklerinde resmi nikahlarının yapıldığı görülmektedir. Dolayısıyla, tüm bu sakıncalar göz önünde bulundurulduğunda, bireysel olumsuzluklara yol açan çocuk evlilikleri, zamanla toplumsal bir niteliğe bürünerek, çözümlenmesi çok zor ve karmaşık problemler olarak toplumsal sorunlara neden olmaktadır. Birleşmiş Milletler Genel Kurulu tarafından 1989 yılında kabul edilen Çocuk Haklarına Dair Sözleşme, çocukların yaşama hakkı, eksiksiz biçimde yaşama hakkı, zararın etkilerinden, istismar ve sömürüde korunma hakkı, aile, kültür ve sosyal yaşama eksiksiz katılma hakkını tanımlayan bir sözleşme olup, on sekiz yaşın altını çocuk olarak tanımlamaktadır. Türkiye’nin 1990 yılında imzaladığı sözleşme, 4 Mayıs 1995 tarihinde yürürlüğe girerek iç hukukumuz açısından da bağlayıcı hale gelmiştir. Çocuk yaşta, erken ve zorla evlilikler, Türkiye’nin de taraf olduğu Kadınlara Karşı Her Tür Ayrımcılığın Ortadan Kaldırılması Sözleşmesi’ne de (CEDAW) aykırıdır. Kadınlara karşı her tür ayrımcılığın ortadan kaldırılması Komitesi ve Çocuk Hakları Komitesi’nin zararlı uygulamalara ilişkin 31 ve 18 sayılı ortak genel tavsiyelerinde çocuk yaşta, erken ve zorla evlilikler, zararlı uygulama olarak yer almaktadır.”
TOPLUMSAL SONUÇLARI ÖNLENEBİLMELİ
Gerek iç hukukumuz, gerekse taraf olduğumuz uluslararası uluslar arası sözleşmeler gereği, 18 yaşını doldurmamış olanların çocuk sayılması göz önünde bulundurularak, çocuk hakkı ihlali olan çocuk evliliklerinin önlenmesi ve yol açtığı bireysel, toplumsal sonuçların önlenebilmesinin şart olduğunu belirten Şahin, önergenin sonunda şunlara değindi: “Bir tarikat şeyhinin henüz 6 yaşındaki öz kızını, imam nikahıyla, 29 yaşındaki müridiyle evlendirdiği, yıllarca cinsel istismara maruz kaldığı, 18 yaşına geldiğinde resmi nikahının kıyıldığının ortaya çıkması, çocuk istismarının geldiği ürkütücü boyutları bir kez daha gözler önüne sermiştir. Çocukların kendi geleceklerini belirleme hakları olduğunu ve bu haklarını özgürce kullanabileceği, erken evliliğe zorlanan kız çocuklarının çocuk ve kadın olmaktan kaynaklanan bütün uluslararası ve ulusal sözleşmelerde, yasalarda yer alan haklarını kullanabilmesi, sorunların saptanması; çözüm önerilerinin belirlenmesi ve mevzuatlarda gereken düzenlemelerin yapılabilmesi için Meclis Araştırması açılmalı.” Haber Merkezi