HALKI KUTUPLAŞTIRMAK DOĞRU DEĞİL!
Kutuplaşma, bağnazlık ve fanatizmin topluma ve toplumsal değerlere zarar verdiğini ifade eden Saadet Partisi Genel İdare Kurulu (GİK) Üyesi Doç. Dr. Necmettin Çalışkan bu durumun toplumun karşılaşabileceği en kötü durumu olduğunu ve birey bazında da en alt seviyeyi temsil ettiğini ifade etti.
Fanatiklik ve bağnazlığın olduğu toplumlarda inanç hürriyetinden, fikir özgürlüğünden ve hoşgörüden bahsetmenin mümkün olmadığını dile getiren GİK Üyesi Çalışkan, “Bu tür ruhsal hastalıklara kapılmış bireylerin yaşadığı toplumlarda birlikte yaşama kültürü, farklı fikir, din ve siyasi düşünceye sahip olan insanlara asla tahammül edilmez. Farklıların aynı ortamda yaşamalarına izin verilmez. Bu durumu iyi bilen ve kendilerince buldukları her fırsatı değerlendiren(!) istismar eden, sömüren siyasiler ve yapılar her zaman “farklılıklar” üzerinden bir kutuplaşma politikası ürete gelmişlerdir. Bunun sonucunda yaşanan toplumsal çatışma ve kutuplaşmalar gayet normaldir.” dedi.
Halkı kutuplaştırmanın fazla çabaya da ihtiyacı olmayan ve çoğunlukla kısa sürede hızlı sonuç almayı sağlayan bir yöntem olduğunu vurgulayan GİK Üyesi Çalışkan, “Bu tür durumlarda iki temel kavram çok kullanışlı(!) olmasıyla öne çıkar. Bunları din sömürüsü ve milliyetçilik istismarı olarak tanımlayabiliriz. Özellikle siyasi, ekonomik ve politik krizlerin ve sancıların arttığı dönemlerde din ve milliyetçilik söylemi o paralelde artar. Her iki değer çoğu zaman birileri tarafından kötü amaçlı hedefler için kullanılır.” dedi.
GÜNÜ KURTARMAK!
Toplumdaki fanatizmin bir yansıması olarak da bazı siyasi oluşumların bu durumdan faydalanmak için hamleler geliştirdiklerini ve kısa vadeli olumlu sonuç elde ettiklerini belirten GİK Üyesi Çalışkan, “Ülkemizdeki göç realitesi; bu tablonun oluşmasında büyük etken oluşturarak, ortamın tuzu biberi olmuştur. Bu kaos dolu ortamdan faydalanma gayreti içerisinde olan yeni yetme küçük partilerin anketlere yansıyan oy oranları da bunun net göstergesidir. Toplum yaşanan trajik gündemlerle bu tür hamaset yüklü saldırgan politikalara açık hale gelmiştir. Unutulmamalı ki bütün bunların hepsi yalnızca günü kurtarmaya yönelik atılan adımlardır. Elbette bunlarla gün kurtarılsa da gelecekte en başta bunu yapanlar tarih önünde sorumlu olacaklardır.” dedi.
zYetkililere de çağrıda bulunan GİK Üyesi Çalışkan, “Adalet ve özgürlük güç elde iken uygulandığında önemlidir. Görevden ayrıldıktan sonra bağırıp çağırmanın, ah vah etmenin hiçbir anlamı kalmayacaktır. İş işten geçmeden fırsatlar değerlendirilmelidir.” dedi. Haber Merkezi