OTİZMLE TOPYEKÜN MÜCADELE ETMELİYİZ
Otizm, tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de son yıllarda adı çok sık duyulan bir özel eğitim kategorisidir. Otizm terimi, zaman içinde yerini, otizm spektrum bozuklukları (ASD – autism spectrum disorders, otizm spektrum bozukluğu) terimine bırakmıştır. Otizm spektrum bozukluğu kavramı ile ilişkili belli başlı olgular şöyle sıralanabilir;
Otizm spektrum bozukluğunun nörolojik nedenlerden kaynaklandığı sanılmaktadır. Otizm spektrum bozukluğu tanılı bireylerin önemli bir bölümünde (yaklaşık %35), beyindeki anormal elektrik hareketlerine bağlı olarak; nöbet, istemsiz hareketler, bilinç yitimi vb. nörolojik sorunlar da görülebilir.Otizm spektrum bozukluğu bir ruh hastalığı değildir; ancak, belirtileri bazı ruh hastalıklarını çağrıştırabilir.
Yapılan bilimsel araştırmalar, otizm spektrum bozukluğunun çocuk yetiştirme özellikleriyle ya da ailenin sosyo-ekonomik özellikleriyle ilişkisi olmadığını göstermiştir.Otizm spektrum bozukluğunun kalıtsal olabileceği yönünde bulgular vardır; ancak, buna yol açan gen ya da genler henüz bulunmuş değildir.Önceki yıllarda otizm spektrum bozukluğunun görülme oranının 500’de 1 olduğu kabul edilirken, son verilere göre, otizm spektrum bozukluğunun yaklaşık her 54 çocuktan birini etkilediği düşünülmektedir. Ayrıca, erkeklerdeki yaygınlığı kızlardan 4 kat fazladır. Otizm spektrum bozukluğu tanılı bireylerin pek azında (yaklaşık %10), çok güçlü bellek, müzik yeteneği vb. üstün özelliklere rastlanır.
Otizm spektrum bozukluğunun nedensel çalışmaları üzerine çok sayıda araştırma yapılmasına rağmen henüz net bir sonuca ulaşılabilmiș değildir.Neredeyse her türden organın naklini yapabilecek bilimsel tıp maalesef bu konuda çözümsüz kalmaktadır. M. Kemal Atatürk’ün beni emanet edin dediği Türk hekimleri de dahil olmak üzere dünya bu konuda karanlığa mahkum olmuştur. Peki sebep bilinmiyor, sonuç bilinmiyor ama bolca çocuk etiketlenip ailelerinin kucağında çaresizliğe terk edilirken haftalık 2 saatlik eğitimle otizmin ne kadar üstesinden gelinebilir ki? Uluslararası tanı koyma kriterleri belli olan otizm için kolayca tanı konabiliyorken, bu çocuklar için neden sosyal ve eğitimsel düzenlemeler yapılmıyor? Hukuk sisteminde neden bir yasa ile hak ve özgürlükleri güvence altına alınmıyor. Otizm araştırmaları konusunda uluslararası çalışma yürüten kurum ve kuruluşlar varken ülkemizde neden ulusal düzeyde bile çalışma yürütebilecek tek bir tane bağımsız kuruluş yok. Neden ithal bilimlerle çocuklarımızı etiketleyip sokaklara salıyoruz? Neden kendimize ait geçerli ve güvenilir bir otizm ölçeğimiz yok? Otizm konusunda fikirleriyle güven verebilen akademisyen sayısı neden az? Tv’lerde her konudan konuşabilen akademisyenler varken neden otizm konusunda bilgi sahibi birini ekranlarda göremiyoruz? Özel Eğitim Sınıflarının %60’ında farklı branşlardan mezun olmuş ücretli öğretmenler çalıştırılırken; bu alandan mezun olan öğretmenlerin ataması neden yapılmıyor? Ben bu nedenleri burada sıralarken her an bir evladımız daha kritik eğitim yaşını geçerek, hak ettiği eğitimden mahrum edilmiş, birinin desteğine muhtaç bir şekilde yaşamaya mecbur bırakılıyor. Psikiyatristler sözde uluslararası ölçekleri referans alarak her çocuğa kolayca tanı koyabiliyorken, neden uluslararası kabulü ve bilimsel geçerliliği kanıtlanmış erken yoğun eğitim konusundan bu kadar uzak kalınıyor. Yani etiketlemek ucuz eğitim vermek maliyetli olduğu için mi? Ülkenin eğitim politikalarından sorumlu bürokrasi normal gelişim gösteren çocuklar için haftalık 30-35 saatlik eğitimi hak görürken otizmli çocuklar için neden yalnızca haftalık 2 saatlik eğitimle sınırlı bir hak tanımaktadır? Yaklaşık 10 yıldır yayınlanan otizm eylem planında vaat edilen düzenlemelerin geçen yıllara rağmen yarısı bile uygulanamadı. TBMM’de Otizm Meclisi komisyonu kuruldu, kurul şuan evlatları için çırpınan annelerin çığlıklarını bile duymayacak kadar konunun uzağında duruyor. Hal bu durumdayken otizme ışıklar yakmakla, farkındayım demekle olmuyor. Artık Otizmde farkındalıktan daha fazlasına; eylem ve icraatlara ihtiyaç var. Otizmli bir çocuk için doğumdan 6 yaşına kadar alacağı eğitim onun yaşantısının %80’ini etkilerken, ülkece kafamızı kuma gömdüğümüz her dakika bir evladımızı kaybettiğimizin farkına varmalıyız. Otizm Eylem planı derhal uygulanmaya başlanmalı, otizmli çocuklar ve aileleri için gerekli yasal düzenleme yapılmalıdır. Haftalık 2 saat olan eğitim hakkı normal gelişim gösteren akranlarıyla aynı güvenceye kavuşturulmalıdır. Yahya TURAN