KAŞIKÇI: DEPREM BÖLGESİ DESTEK BEKLİYOR

KAŞIKÇI: DEPREM BÖLGESİ DESTEK BEKLİYOR

Milliyetçi Hareket Partisi Hatay Milletvekili Dr. Lütfi Kaşıkçı, deprem bölgesine verilen desteklerin artmasını ve mücbir sebep halinin uzatılmasını talep etti.

TBMM’de söz alan Milletvekili Kaşıkçı konuşmasında; “Bugün yüce Meclisimizde görüşülmekte olan kanun teklifinin içerisinde özellikle deprem bölgelerini çok yakından ilgilendiren bir düzenleme var, daha çok bu düzenlemeyle ilgili olarak Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına söz almış bulunmaktayım. Düzenlemeye geçmeden önce bir iki husus var, onları sizlerle paylaşmak istiyorum. Hatay, tüm deprem bölgeleri içerisinde en fazla yıkımın olduğu, en fazla can kaybının olduğu bir şehir. Bu şehir, bugünlerde devletimizin imkân ve kabiliyeti, vatandaşlarımızın da çalışkanlığıyla ayağa kalkmaya çalışıyor. Dolayısıyla, şehrin ayağa kalktığını siz değerli milletvekillerimize ve Türk milletine daha rahat gösterebilmek için elbette ki olmazsa olmazlarımızdan biri de üniversitelerimizin faaliyetlerinin akıcı bir şekilde devam etmesi. Bu manada Hatay’da iki üniversitemiz var; Mustafa Kemal Üniversitesi ve İskenderun Teknik Üniversitesi. Her iki üniversite de depremden çok büyük yara aldı; üniversitelerde akademisyenlerimizden çalışanlarımıza kadar çok sayıda da vatandaşımızı kaybettik. Depremin ilk anından itibaren her iki üniversitemizi de bir an olsun bırakmayan çok kıymetli bilim insanlarımıza, üniversite çalışanlarımıza huzurlarınızda teşekkür ediyorum. Ancak takdir edersiniz deprem bölgesinde akademik çalışmalara devam etmek gerçekten çok zor. Bu manada geliştirme ödeneği, üniversitelerin içinde bulunduğu şehirlerin sosyoekonomik yönden durumuna göre azaltılıp artırılabiliyor. Deprem öncesi dahi Hatay’da, özellikle MKÜ’de akademisyenlere verilen geliştirme ödeneği tüm bölge illeri içerisinde en düşüktü, depremden sonra bu oran hiç değişmedi. Dolayısıyla, biz, her iki üniversitemizin de eğitim faaliyetlerine daha yoğun bir şekilde devam edebilmesi, şehrimizin de ayağa daha hızlı kalkabilmesi için her iki üniversitemizdeki akademisyenlerimizin depremi de düşünerek geliştirme ödeneği oranlarının artırılması gerektiğini düşünüyoruz. Yine maddeye geçmeden önce bir diğer husus da ben inşaat mühendisiyim dolayısıyla mesleğimi bilen arkadaşlar da sosyal medyadan çok sayıda mesaj gönderiyorlar mühendislik. Gerçekten şu an özellikle kamuda çalışan arkadaşlarımız çok zor durumdalar. Mühendisler Türkiye’nin kalkınma gücüdür, devletimizin güzide kurumlarında ülkemizin kalkınması için çaba gösteren mühendis, mimar, şehir ve bölge plancısı ile teknik kadrolarda çalışan çok sayıda insanımız bulunmaktadır. Bu kardeşlerimiz coşkun akan nehirleri dizginleyip suya imza atıyorlar, yer altından kara elması, petrolü ve doğal gazı çıkartıyorlar; viyadükler, köprüler, akıllı şehirler, tüneller, enerji santralleri yapıyorlar, milyonluk hatta milyarlık projeleri bizler bu arkadaşlara emanet ediyoruz ancak kamu mühendisleri ve teknik elemanların özlük hakları yıllar içinde dengi sayılan meslek gruplarının çok gerisinde kalmıştır. Ayrıca, aylıkları sorumluluğu altında çalışan personelin çok altında kaldığı için iş barışı bozulmuş ve mesleki itibarı sarsılmıştır.

MÜHENDİSLERE YENİ HAKLAR VERİLMELİ

REKLAM ALANI

Milliyetçi Hareket Partisi olarak mühendislik meslek kanunu çıkarılarak mesleki gelişimin teşvik edilmesi, bilgi ve tecrübenin ödüllendirilmesi, kamu mühendisi maaşının yakın geçmişe kadar mühendisle aynı maaşı alan dengi meslekler seviyesine çıkarılması, tüm kazanımların emekliliğine de yansıtılması görüşündeyiz. Öncelikle 213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun meri 15’inci maddesinde düzenlenmiş olan ve mücbir sebep sayılan hâllerin belirlenmesi sırasında esas alınan kriterlere ek olarak farklı birtakım kriterlerin de belirlenmesini düzenleyen ve genel manada yetki maddesi olarak bu düzenlemenin ihtiyaçtan doğan bir durum olduğunu kabul ediyor ve bahse konu yetki düzenlemesini desteklediğimizi belirtmek istiyorum. Görüşlerimi, bu maddeyi ihdas eden kanunla değiştirilen 15’inci madde hükmü çerçevesinde, asrın felaketi olarak değerlendirilen bölgelerde uygulanan ve 30/11/2024 tarihi itibarıyla sona eren mücbir sebep hâlinin 01/12/2024 tarihinden geçerli olmak üzere her defasında altı ayı geçmeyen süreler hâlinde bir yıla kadar uzatmaya yetki veren geçici 36’ncı madde açısından belirtmek istiyorum. Deprem bölgesi tamamen hazır olmadan mücbir sebep hâlinin sonlandırılması, bir yandan vergi verenler ile mali idare arasında köprü görevi gören mali müşavirler ve yeminli mali müşavirleri diğer yandan da mükellefleri telafisi güç durumlara düşüreceği bilinmelidir. Depremden etkilenen bölgeler hâlen yıkık dökük vaziyette olduğu gibi, vergilendirmenin muhatabı olan tüm kesimlerde psikolojik, sosyolojik ve ekonomik çöküntüler de devam etmektedir. Mevcut tahribatın giderilmesi aşamasında devletimizin imkânları seferber edilirken özel sektörün de üzerine düşen katkısını teminen kademeli geçişe olan ihtiyaç tartışmasızdır. Mevcut teklifin yasalaşması ve bu düzenlemeden hareket ederek sürenin uzatılmasında mükellefleri kategorize hâlde ayrıştırmak ve belirlemeleri bu eksende uygulamak depremin etkisi ve yükünü daha da ağırlaştıracaktır. Mücbir sebep hâli süresinin uzatılmasının reel ekonomide birtakım olumsuz etkiler yarattığı tartışmasızdır ancak getireceği faydaların, oluşturduğu maliyetlerle mukayese edilmeyecek kadar yüksek olduğu da bir diğer gerçektir.

HATAY’IN MADDİ YARALARI SARILMALIDIR

Depremin büyüklüğü ve doğurduğu tahribat dünya genelinde “asrın felaketi” olarak adlandırılmıştır. Bu hâlde, mükelleflerin belirlenen kriterlerin bir veya birkaçıyla kategorize edilmesi varılmak istenen amaca hizmet etmeyecektir. Örneğin kanuni merkezi İskenderun’da olmasına rağmen vergilendirilecek gelir unsurlarının kahir ekseriyetini Kırıkhan veya Hassa bölgesinden elde eden bir mükellefte bölgesel kriteri esas almak veya organize sanayi bölgesi, teknoloji geliştirme bölgesi veya serbest bölgede faaliyet göstermesine rağmen henüz yatırım harcamalarını tam bitiremeyen bir mükellefte çalışma bölgesi kriterini uygulamak veya aktif toplamı belirli bir büyüklükte olmasına rağmen finansal sıkıntılar içerisinde bulunan ya da bu aktif büyüklüğünü bankalardan alınan kredilerle sağlayan mükellefleri aktif büyüklük kriterleriyle sınıflandırmak veya ciroları çok yüksek olmasına rağmen cüzi kârlarla çalışan bir demir çelik işletmesinde ciro miktarını nazara almak veya istihdam sorununun çözümünde kamu yararını gözeterek fazla sayıda işçi çalıştıran işletmelerde çalışan sayısından hareketle mücbir sebep hâlinin dışına çıkmak hem mükellefleri cezalandırmak hem de adil olmayan bir uygulamanın ötesinde haksız rekabetin oluşmasına meydan verecektir. Bu nedenle, temel beklentimiz, hiçbir kritere bağlı olmadan ve ayrıştırmadan, genel manada 30/11/2024 tarihinde sona eren mücbir sebep hâli uygulamasının 1/12/2024 tarihinden geçerli olmak üzere, bir defaya mahsus ve son olacak şekilde 31/5/2025 tarihine kadar uzatılmasıdır. Bu uzatmada karışıklığın önüne geçilmesi için de ayrıca bir tasnif yapılmalıdır. Bu tasnifte de önerimiz, 2022 ile 2023 yılları için son tarihin 31/5/2025, 2024 yılı için son tarihin 30/9/2025 ve 2025 yılı için son tarihin de 31/12/2025 olması doğru olacaktır. Bir diğer önemli husus da amme alacaklarının tahsilidir. Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun’un hâlâ yürürlükte bulunan ve vadesi geçmiş borçların tecil ve taksitlendirilmesini düzenleyen 48’inci maddesini de mücbir sebep hâli uygulamasından ayrıştırmak mümkün değildir. Bahse konu madde, vadesi geçmiş borçların yapılandırılmasını düzenleyen ana maddedir. Bu maddenin verdiği yetkiye istinaden de Tahsilat Genel Tebliği yayımlanmıştır. Bahse konu madde ve genel tebliğde mücbir sebep hâlinin uygulandığı bölgelerde mükelleflerin vadesi geçmiş vergi borçlarının, talep edilmesi durumunda faizsiz olarak yirmi dört ay eşit taksitlere bölüneceği düzenlemesi mevcuttur. Uygulamada tecil talebinin kabulünde mali idareye şartları belirleme, taksit sayılarını düzenleme, gerektiğinde tecil talebini kabul etmeme ve icrai işlemlere devam edebilme, çok zor duruma düşürüldüğünün ispatını isteme, borcun bir kısmını ödetme ve borç karşısında teminat talep etme hakları da verilmiştir. Yani bir diğer ifadeyle, mücbir sebepten mütevellit tescil işlemlerinde defterdarlıklar birçok subjektif yetkilerle donatılmış durumdadır. Biz, kısaca, bu durumla ilgili de şunu önermekteyiz: Doğması muhtemel ihtilafları önlemek, mükelleflerin maddi yaralarını sarmak ve her türlü ödeme kolaylıklarını da uygulamaya sokmak için yeniden yayımlanacak Tahsilat Genel Tebliği ile mükelleflerin müracaatı hâlinde idarece hiçbir kural ve şartlar belirlenmeden ve borç karşılığı rasyolar ve teminat istenilmeden Haziran 2025 tarihinden başlamak üzere ikişer aylık taksitler hâlinde ödenmek üzere faizsiz şekilde tecil ve taksitlendirmenin yapılması yönünde takdir ve değerlendirme yetkilerini de ortadan kaldıran düzenlemenin acilen yürürlüğe konularak mükelleflere finansal planlamayı yapma imkânı oluşturulmalıdır diyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum” ifadelerini kullandı.

ZİYARETÇİ YORUMLARI

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu aşağıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.

BİR YORUM YAZ

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.

Copy Protected by Chetan's WP-Copyprotect.