ÇANAKKALE ANALARIN VE KADINLARIN DA SAVAŞIDIR
Tarihler ne zaman Mart ayını gösterse, Çanakkale şehitliğine gittiğim günü hatırlarım. Çanakkale her yönüyle bir başka güzel şehirdir.Masmavi denize baktığınızda Mustafa Kemal ATATÜRK’ün gözlerini, şehitliğe baktığınızda, geri dönmeyi düşünmeyen, kahraman Türk ordusunun askerlerini, Onbeş’lileri, Kınalı ana kuzularını görürsünüz. Adım adımilerlerken şehitlikteyüreğinizsızlar, kalp atışlarınız değişir. Baktığınız her yerde sanki Türk askeri sizi karşılar. Farklı bir duygu seli yaşarsınız. Yağmuryağmaz ama ıslanırsınız. Gözyaşlarınız saygıyla sevgiyle minnetle, rahmetle akar, durduramazsınız.Yerlerde şarapnel parçaları, attığınız her adımda bir şehidin kanı olduğunu hissedersiniz. Adımlarınızı bile dikkatli atarsınız işte o an kulağınızda İstiklal Marşının o mısraları çınlar;
Bastığın yerleri “toprak” diyerek geçme, tanı,
Düşün altındaki binlerce kefensiz yatanı.
Sen şehit oğlusun, incitme, yazıktır atanı,
Verme, dünyaları alsan da bu cennet vatanı.
**
Türk tarihi için büyük önem taşıyan 18 Mart Çanakkale Zaferi, bir devrin kapanıp yeni bir devrin başladığı yerdir. Olağanüstü mücadelelerle 250.000 şehit verdiğimizÇanakkale savaşları, Fazıl Hüsnü Dağlarca’nın da belirtiği gibi “Çanakkale; Çağlar üstü destanların özüdür…… Çanakkale yeni Türkiye’nin önsözüdür.”mısralarıyla, Kurtuluş savaşına giden süreçte Cumhuriyetin de bir önsözüdür. Bu önsöz ile Türk ordusunun ve Türk milletinin, Gazi Mustafa Kemal Atatürk önderliğinde 19 Mayıs 1919 tarihinde kurtuluş savaşının meşalesini yaktığıSamsun’dan başlayarak, fiili olarak bittiği11 Ekim 1922 Mudanya Mütarekesine kadar geçen sürede, yedi düvele verdiği bağımsızlık mücadelesidir.
İşte bu önemli mücadelesırasında gerek cephede, gerekse cephe gerisinde Türk kadını datüm gücü ile hizmet vermiştir. Gerektiğinde cephede erkeklerleyan yana düşmana karşı savaşmış. Cephe gerisinde ise çeşitli faaliyetleriyle savaşa destek vermiştir. Kadınlarımız, savaş sürecinde açtıkları dernekler ile büyük bir fedakârlıkla ve gayretle çalışarak; askerimizin yanında olmuştur. Tarihi kaynaklar incelendiğinde, Yeni Zelanda, İngiliz ve Avustralya arşivlerinde yer alan bilgilere göre, kızlarımızın bizzat cepheye katıldığı, hatta kendilerini yeşile boyayarak etraftaki çalılıklar ile kendilerini gizleyecek şekilde kamuflaj yaparak savaştıkları belirtilmektedir. Çanakkale Savaşında, Türk kadınından bahseden yabancı kaynaklarda “keskin nişancı bir Türk kızı” betimlenmesi yapılmıştır.
Türk kadının her alanda hayatın içinde olduğunu, savaşın bir de kadın kahramanları olduğunun anlatılması gerektiği düşüncesindeyim. Kadınların Tarihin tozlu raflarına gömülmemesi, anılması, anlatılması, kadını yok sayanlara hatırlatılmalıdır. Cephede, eşi, oğlu, kardeşiylebirlikte savaşan İsimsiz kahramanlar kadınlarımızdan birkaçını hatırlatmak istiyorum.
******
NEZAHAT ONBAŞI (BAYSEL)
Kadınlarımızın, bazıları cephede kıran kırana çarpıştılar. Kimisi keskin nişancılık yaptı, kimisi bambaşka katkılarla, bambaşka kahramanlıklarla tarihe geçti. Nezahat Onbaşı işte bu kahramanlardan biri… Nezahat Hanım’ın babası Albay Hafız Halit Bey, Gediz Cephesi’nde çarpışan 70. alayın komutanıdır. Nezahat Hanım’ın annesi vefat etmiştir, hayatı çocukluğundan beri cephe cephe gezerek geçmiştir.
Gediz Cephesi’nde savaşın kötüye gitmesi bazı erlerin geri çekilmesine, kaçmayı düşünmesine sebep olur. İşte o noktada Nezahat Hanım, atıyla 600 kişilik bir alayın önünü keser, “Ben babamın yanına ölmeye gidiyorum, siz nereye gidiyorsunuz!” diye bağırır. Erler bunun üzerine cepheye dönerler, Nezahat Hanım ile birlikte savaşırlar, Gediz cephesini geri alırlar. Nezahat Hanım bu savaştan sonra onbaşı rütbesini alır, Nezahat Onbaşı bu rütbeyi kazandığında henüz 12 yaşında küçük bir kız çocuğudur!
*****
MÜCAHİDE HATİCE HANIM
Tarihe gömülmeye çalışılan, okul kitaplarında ismi neredeyse hiç geçmeyen. Unutulmaması gereken bir Hanım.
Mücahide Hatice Hanım tarafından 20 Mart 1926 tarihli Zafer-i Milli gazetesine verilen beyanattır: “İzmir’in Kemalpaşa (Nif) kazasının Ahmetli köyünden Hacı Halilzâdeler’denim. Babam merhum Mehmet Efendi’dir. Çanakkale Anafartalar’da 56. fırkada silahımla muharebelere iştirak ettim. Adım Ahmet idi. Benim kadın olduğumu kimse bilmiyordu. Şarapnel ve kurşunlarla dokuz yerimden yaralandım. Milli muharebelerimize de gönüllü iştirak ettim…”
****
ZEYNEP MİDO ÇAVUŞ
Çanakkale Savaşı’na Anadolu illerinde doğan askerlerin yanı sıra eski Osmanlı toprağı Kosova’dan gelen gönüllüler de katılmıştır. Bu taburlardan biri Gora-Dragaş bölgesindendir; içinde de yalnızca erkekler değil, kadınlar da vardır! Kosova’dan gelerek gönüllü olarak Çanakkale Savaşında bulunan Zeynep Mido Çavuş, bunlardan biridir.Dragaş’lıZeynep Mido Çavuş ailesini Kosova’da bırakır, tek başına cepheye gider, şehit olur. Bu hikâyenin bir başka etkileyici tarafı, Zeynep Mido Çavuş’un o sırada bekâr ve gelinlik çağında olmasıdır. Zeynep Mido Çavuş’un hikâyesiGora ve Dragaş’ta halâ dilden dile anlatılır.
Bu gün ders kitaplarına dahi anlatılmayan bu kadınlarımız, ulusal ve uluslararası makalelerde karşımıza çıkmaktadır. Gerektiğinde vatan, bayrak için hiç düşünmeden şehadete yürümüş.Ülkesinin bölünmez bütünlüğü için tüm benliğiyle her alanda faaliyet göstermiştir.
“Çanakkale Anaların ve Kadınların da savaşı’dır”
Çanakkale birmilletin top yekûn işgalcilere karşı vermiş olduğu büyük bir imanın azmin, sarsılmaz kararlığın bir onur savaşıdır. Bu nedenle analar ve kadınlar bu savaşın görünmeyengizli kahramanları, şehitleri ve gazileridir. Gizli kalan bu kahramanlarımızın da anılması gerektiğini düşünüyor, saygı ve rahmetle anıyorum.
Çanakkale Zaferi, vatan topraklarını korumak için şahlanan bir milletin bağımsızlığının ve egemenlik aşkının ibret verici kahramanlık destanıdır. Böyle bir destanın yazıldığı “Çanakkale Geçilmez” ” Vatan Bölünmez” “Ne Mutlu Türküm Diyene” ünlü şairimizFazıl Hüsnü Dağlarca dediği gibi;
Çanakkale köpürür düşmana geçit vermez.
Bu toprağın üstüne başka bayrak dikilmez.
Öyle bir zafer ki bu asırlarca silinmez.
Haykırır tüm ulusum Çanakkale geçilmez
Filiz Arzu Yalçın